Nice Olur Benim Halim Ahrette? Şiiri - Y ...

Cihat Şahin
3504

ŞİİR


103

TAKİPÇİ

Etmen için, cümlesini bertaraf,
Ettim kaç kez, suçlarımı itiraf
Mevla’m senken, kalır isen bi-taraf,
Nice olur, benim halim ahrette?

Çok olsa da, kusurların yekûnu,
Her geçen gün, eylesem de çok onu,

Tamamını Oku
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 12.04.2023 - 10:10

    Ahmet bey;

    Bizim böyle bir eylemde bulunduğumuzu nereden biliyorsunuz? Zira, yapılan bu eylemleri normal üyelerin görüp bilmesi mümkün değildir. Bu durumda sizin bu sayfaları yöneten ve perde arkasından bizlerin göremediklerini gören bir özelliğiniz olduğu anlaşılıyor. İkinci bir ihtimal ise, İki kör'ün meşhur hikayesinde olduğu gibi, sizin böyle bir eylem içinde olduğunuz savıdır ki, bu tahmin nazarımızda daha ağır basıyor.
    Ayrıca: velev biz böyle yapsak bile, bunun neresi anormaldir anlayamadım? İnsan beğendiği bir şeyi beğendiğini dostlarına ve yanına her gelene defalarca söyleyebilir ve onu tekrar, tekrar alkışlayabilir. Beğenmediği ve onay vermediği bir şeyi ise, her icab ettikçe tekrar, tekrar dile getirip takbih edebilir. Bunda ne beis var ki? Bunu bir partiye mükerrer oy vermekle karıştırmamak lazımdır derim. Çünkü atalarımız, " ET-TEKRAR-I MİNEL AHSEN, VELEV KANE YÜZ SEKSEN -GÜZEL BİR ŞEYİ, YÜZ SEKSEN KERE DE TEKRAR ETSEN YİNE DE GÜZELDİR-" demişler.

    Hayırlı çalışmalar.

    Hayırlı çalışmalar.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 12.04.2023 - 09:58

    Hikmet bey;

    Öncelikle, şiirime önem verip, kendi anlayış ve telakkilerinize göre detaylı açıklamalı yorumlar yaptığınız için teşekkürlerimi arz ederim. Sizin, kendi felsefenize göre yaptığınız bütün değerlendirmelerinize katılmamakla birlikte, netice itibariyle müspet bir karar vermeniz ve puanınızı olumlu manada vermeniz de ayrı bir teşekkür vesilesidir. "Aşk" ve "Tasavvuf" konusundaki yorumlarınıza ise katılmam mümkün değildir. Zira biz, bu iki mühim mevzunun ilmi ve dini yönden detaylı açıklamalarını şiirlerimizde ve yorumlarımızda binlerce defa kaleme dökmüşüz.Her mevzuda olduğu gibi, bu mevzularda da bu fakirin kıstasları Kur'anın muhkem ayetleri ve Rsulullah-s.a.v-'in sahih hadisleri ve de dil bilginlerinin bunların manası üzerindeki ilmi açıklamalarıdır. Ayrıca, işin bir de tarihi gerçekleri ve seyri var ki, bu da fakirin aynı görüşteki ısrarlarının bir başka gerekçe ve delilidir. Yani Hak bildiğimiz değil, gerçekten de hak ve hakikat olan şeylerden geri adım atmamız kesinlikle söz konusu değildir. Çünkü biz, halkın ölçülerini değil Hak Teala Hazretlerinin ezeli ve ebedi kıstaslarını esas baz alan bir inanca sahibiz. Yani bir kısım halkların muhalefetine rağmen, yine de Hak Teala hazretlerinin rızasına müşteriyiz vesselam.

    Hayırlı çalışmalar.

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 11.04.2023 - 16:11

    NİCELİK NİTELİK
    .
    Öncelikle “Günün Şiiri” vesilesiyle Sayın Cihat Beyi içtenlikle kutluyorum.
    ‘Seçici Kurul’a da teşekkürler.
    Aslında bana kalsa, bu tür şiirleri daha farklı bir günde, günün şiiri olarak değerlendiririm. Misal cuma günleri olabilir. En azından haftada bir dini şiirlere de yer verilmiş olur.
    Yoksa hemen her gün “YİNE Mİ AŞK ŞİİRİ” diye Cihat Beyin eleştirmesi de boşa sayılmaz.
    Aslında şiir sadece “aşk” üzerine yazılmaz ki…
    Her konuda şiir yazılabilir.
    Bu ne sapkınlıktır, ne de ifrattır. Kimse ‘Vahiy’e şiir, Hz. Muhammet’e şair demiyor ki…
    Bu sapkınlık o dönemin gayr-i Müslimlerinin düşüncesiydi.
    Günümüzde isteyen iman eder, isteyen ‘zındık’lığına devam eder.
    İsyana, tezyife, tahrike, tacize, tefrike, ifrata, hakarete, aşağılamaya, küçük görmeye, alay etmeye, farklı şekillerde suçlamaya kalkmadıkça dostane, ikaz amaçlı, bilgi paylaşma muradıyla gönül kırmadan, üzmeden, anlayış çerçevesi dâhilinde yapıcı eleştirilerde bulunabilir.
    Herkes, kendi bildiğinin doğru olduğuna inanıyor. Genel olarak okuma, doğruyu öğrenmek için araştırma zahmetine katlanmıyoruz. Değerli bir yorumcunun ilim insanı olduğunu, yurtiçi ve yurt dışında pek çok konferansta, seminerde topluma hitap ettiğini biliyorum. Elbette kendi alanıyla ilgilidir anlattıkları, sundukları. Ancak bu demek değildir ki, başka konularda da okuyup araştırmıyor, bilgi edinmiyor.
    Gelelim şiire:
    Şiir yazmak hem oldukça kolay, kolay göründüğü kadar da zordur. Bir defa gönlün, ruhun, iradenin, algının, olgunun, adına ne derseniz deyin, ilhamın olmadığı, hatta coşmadığı, hatta hatta taşmadığı yerde şiir yazmak zor olur. Yazılır, lâkin ya soğuk olur, ya yapmacığa kaçar veya birbirini tamamlayamayan dizler yığını olur.
    Muhtevası güzel olsa da bazen şekline gereken ehemmiyet verilmez. Dışarı çıkarken hepimiz saçımıza başımıza, yüzümüze gözümüze, boyumuza posumuza, giydiklerimize, duruşumuza en azından şöyle bir göz atarız. Derli toplu olmak isteriz.
    Madem yazıyoruz, şiirin de derli toplu, anlamına uygun düzende olması gerekmez mi?
    .
    Neden klasik şiir yahut koşma tarzı şiir daha çok sevilir, tutulur, akılda kalır diye düşünürsek; görünüşünden, düzeninden, ayağından, uyağından ahenginden, sıcaklığından, anlaşılırlığından, akılda kolay kalır olmasından gibi pek çok sebepten diyebiliriz.
    O zaman karşımıza şu çıkar. Ayakları, uyakları hem dizenin anlamına, hem de şiirin bütünlüğüne uygun mu, değil mi diye bakarız. Zorlama kafiyeler şiirin akışını değiştirir, ahengini bozar.
    Dini terimlerin kullanılmasına sözüm yok. Şiir bu amaçla yazılmışsa seçilen kelimelerin de bu yönde olması normaldir. Ancak Türkçesi varsa herkesin anlaması için tercih etmede fayda var derim. Bilirim ki, bazı terimler ancak kendi kelimesiyle değer kazanır. O zaman şiirin altına kısa kısa kelime anlamlarını not düşmek gerekir. Günümüz insanı maalesef hazırcı.
    .
    .
    Kimi zaman insan doğru düşünür, ancak ifade edeceği en uygun kelimeyi bulamaz. İşte o zaman şiir akıcılığından, anlamından, anlatılmak istenenden uzaklaşır.
    Bazı kelimeler gerek şiirde, gerek yorumda okuyana sert gelir. Uzaklaştırır. Soğutur şiirden.
    .
    Beşer, şaşar misali ben de yazdığım yorumlarda çoğunlukla olumlu olmaya çalışırım. Övmenin de yermenin de adabı, edebi olmalı. Hak edilmeyen övgü kötüleme, hafife almadır. Hakkaniyetli olurken de karşındakinin azmini, gayretini, inancını, arzusunu kırmamak lazım derim.
    .
    Yorum yazan arkadaşların bir kısmı haksız değiller.
    Cihat beyin söylemek istediği veya anlaşılmasını istediği, onların anladığı değildir belki de… Açıklama gereği duyuyorsa…
    Bir de bu anlayışla bakılırsa, aynı düşünce ve inançta buluşmak mümkün olur.
    Herkesin olduğu gibi Cihat Beyin de kendine has bir anlayışı var. Misal, tasavvufu kabul etmez. Mutasavvıflarımızı kabullenmez. Hâlbuki inanan ve iman eden için temel “Kur’an” oldukça, meram ve amaç aynı oldukça tarik farklı olsa ne olur?
    Ben, tozlu topraklı patika yolları, dağ yollarını, tabiatın koynunda yol almayı severim. Sen kestirmeden asfalt yolda, yapılmış otobanda gitmek istersin.
    Ben her konuda yazılmış ve hatta her türden güzel ve anlamlı şiirleri severim. Buna Sûfiyane şiirler, şathiye tarzı şiirler de dâhil. Sen kat’i, tek düze, kesin anlam içeren, düşündürmeden kabullenilen şiirleri seversin.
    Öyle olsun, ne diyelim...
    .
    Tezatlar âleminde yaşadığımıza göre, zıtlıkların, farklılıkların hoş görülmesi gerekir.
    Siz de bütün olumsuzlukları kendi üzerinize alarak anlatmışsınız Cihat Bey. Bu anlayış, bu anlatış tarzı mutasavvıf tarzı değil mi? Hatta biraz Sûfiyâne değil mi?
    Allah korkusu, cehennem korkusu ile iman etmek, ibadet etmek, ibadetten sayılmaz.
    Sevmek var iken, insanlık adına indirilmiş doğru ve güzel emirlere uymak var iken, kabullenmek ve inanmak var iken neden pazarlık eder gibi iman etmiş olalım?
    İmanın pazarlığı olur mu?
    .
    Okuyan, araştıran, ruhumuza, beynimize, algımıza yerleştirilmiş korkulardan kurtulur. Doğru yolu bulur.
    Dilerim bir nebze de olsa şiiriniz bu yola bir ışık huzmesi olur.
    .
    İnsanda inanç geni olduğunu söylüyor ilim insanları. Kalbin görevi sadece kan pompalamak değil, sevgi geninin gereğini yerine getirmektir aynı zamanda. Sevgi, aşk, insanın ruhuyla, kalbiyle, bedeniyle hissettiği en güzel duyguların başında gelir. Tıpkı inanç geni olduğuna inandığım gibi, sevgi geninin de olduğuna inananlardanım.
    Sevgi veya ileri safhası aşk olmasa ‘İlahi’lik de olmaz.
    Son cümle olarak:
    Sevgimle, ruhumla “LEH”teyim efendim.

    Saygı ve selamlarımla…
    .
    Hikmet Çiftçi
    11 Nisan 2023

    Cevap Yaz
    Cihat Şahin

    Hikmet bey;

    Öncelikle, şiirime önem verip, kendi anlayış ve telakkilerinize göre detaylı açıklamalı yorumlar yaptığınız için teşekkürlerimi arz ederim. Sizin, kendi felsefenize göre yaptığınız bütün değerlendirmelerinize katılmamakla birlikte, netice itibariyle müspet bir karar vermeniz ve puanınızı olumlu manada vermeniz de ayrı bir teşekkür vesilesidir. "Aşk" ve "Tasavvuf" konusundaki yorumlarınıza ise katılmam mümkün değildir. Zira biz, bu iki mühim mevzunun ilmi ve dini yönden detaylı açıklamalarını şiirlerimizde ve yorumlarımızda binlerce defa kaleme dökmüşüz.Her mevzuda olduğu gibi, bu mevzularda da bu fakirin kıstasları Kur'anın muhkem ayetleri ve Rsulullah-s.a.v-'in sahih hadisleri ve de dil bilginlerinin bunların manası üzerindeki ilmi açıklamalarıdır. Ayrıca, işin bir de tarihi gerçekleri ve seyri var ki, bu da fakirin aynı görüşteki ısrarlarının bir başka gerekçe ve delilidir. Yani Hak bildiğimiz değil, gerçekten de hak ve hakikat olan şeylerden geri adım atmamız kesinlikle söz konusu değildir. Çünkü biz, halkın ölçülerini değil Hak Teala Hazretlerinin ezeli ve ebedi kıstaslarını esas baz alan bir inanca sahibiz. Yani bir kısım halkların muhalefetine rağmen, yine de Hak Teala hazretlerinin rızasına müşteriyiz vesselam.

    Hayırlı çalışmalar.

  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 11.04.2023 - 14:05

    Biz her yazdığımızı, en azından ya muhkem bir ayetin hükmüne ya da, sahih bir hadisin beyanına dayandırdığımızı, yahutta, ilmi, örfi, ahlaki, değerlere atfen yazdığımızı Osman beye ve Hayrullah beye ve de Abdulbaki beye daha önce izah ve ispat ettiğimiz için tekrar etmeyeceğim bay çok bilmiş kişi. Merakını izale etmek istiyorsan, önce bizim aktardığımız delillere sonra da bunların Kur'anda ve sahih hadislerdeki karşılıklarına bir bak sonra fetva vermeye cür'et et!

    Bir de, kıskançlık hastalığından bir an önce halas bulmaya bak. Çünkü manevi hastalık seni iki cihanda da bedbaht bir kişi yapar.

    Gerek şefaat konusu gerekse rahmete layık olma mevzusu için de, Kur'andaki ve sahih hadislerdeki bu mevzularla alakalı beyanlara bir atf-ı nazar et! Ardından da, yaptığın yanlışlardan dolayı hemen bir tövbe-i Nasuh yap! Zira, Allah-c.c- tövbede gecikenlerin tövbelerini asla kabul etmeyeceğini beyan ediyor.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 11.04.2023 - 13:55

    Hasetlik ve fesatlığın insanı ne komik ve acınası hallere düşürdüğünü bir kez daha ibretle ve de hayretle anlayıp görmüş olduk bayım.
    Allah-c.c- sana ve senin gibi acil hidayet ve insaf ve de İslami şuur versin amin!

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Demircan
    Hüseyin Demircan 11.04.2023 - 13:55

    Hayatında iki güldeste
    Cönk arayıp bulma
    okuma zahmetine katlanamaması müsebbip

    Hassas yerleri çakıldak bağlama pahasına

    Oturduğu yer kalkmadan ahkam kesip

    Seçki seçmeleri

    Kendi sübjektif at gözlük dar bakış açıları ile

    Ramazan manisi bile olma vasfından yoksun

    Ucuz ucube kıytırık dandik gibi tanımların yetersiz kaldığı zırvaları günün şiiri diye orta yere saçmaları sebebi
    uzun zamandır burada yorum yapmıyor

    Çok hoş olmuş enfeeees şşşahhane
    Muhteşeeem haaark kulaade mükembel

    Benzeri klişe basmakalıp poh poh yağ kokan şak şak tarzı

    Yorum yapmıyor idim

    Bugün hakkaniyetli

    İsabet seçki seçildiğini fark ettim

    Fark bariz şekilde ortada

    Usta bir kalemin eli çıkmış

    Sanatsal değeri yüksek olduğu denli

    Manevi ührevi duyguları şaha kaldırarak

    Feyz almamıza yol açar gerçek bir edebi metini görmekteyim

    Bi taraf olan bertaraf olur düsturu ile

    Mevladan

    Benden tarafı ol eeey rabbim

    diyerek

    Tamu çukuru düşmeden yırtıp

    Yüz batman er kişi kuvveti ile

    Huri ve vildan arası

    Halvet
    kevser şarap akan ırmak tadım
    türlü taam ile onore olma arzusu yanıp tutuşum

    Duygu dile gelmiş

    Benden taraf ol eeey rabbim
    diyen
    usta bir kalem

    Sıradan

    Yokluk gösterme allahım

    Az verip azdırma çok verip gezdirme

    Akıl gursak vir

    Tür

    Sırf bu dünyayı kurtarma için dünyalık isteyenlere tezat

    Ahireti düşünen

    Nerde ise

    Cennet cennet dedikleri üç beş gılman üç beş buri
    İsteyene ver onları
    Bağa senü gereg senü..

    Ayarına yaklaşmış

    Kaç asır dilde dolanacak dizeye imza atmış

    İnsanların üstün vasıfları yüzlerine belirtip (ki bu kimseler müthiş tevazu donatılı olup meth baskısı altı ezilirler) daha güzel nice çalışma verecekler onları taltif sarhoşluğu ile zerafetten mahrum bırakma istemem

    Bize bu güzel şiiri bahş ettikleri için

    İçten samimi

    Yalın sade basit teşekkür ediyor

    Hayırlı çalışma diliyorum

    Antoloji içre kadro

    Bayram temizliği yapıldı

    Yeni şuur us bilinç yetenek

    Mukayese kıyas marifeti olan taife mi işe alındı aceba demeden kendimi alamıyorum

    Teşekkür seçki kurul

    Kaşlarına gözlerine yârin şirin sözleri
    Çoluğuna çocuğuna maaaşallah
    Nazar da deeeğmeeez inşallaaah..
    Saygılar..



    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 11.04.2023 - 12:25

    Şiirime ilmi, dini ve ahlaki kıstaslar ile yorum yazan tüm arkadaşlara ve şiirimi günün şiir seçen sayın jüri heyetine teşekkürlerimi arz eder, kendilerine iki cihanda mutluluklar dilerim.
    Yazılan şeylere, gayr-i ilmi, gayri ahlaki ve gayr-i akli kıstaslarla yorum yapıp işi hakaret derecesine vardıran arkadaşlara da, Rabbimizin akıl, şuur ve insaf vermesini can-ı gönülden temenni ederim.

    Cevap Yaz
  • İbrahim Kurt
    İbrahim Kurt 11.04.2023 - 12:09

    Hocam bu güzel eseri ve sizi kutluyorum nice şiirlerde buluşmak dileği ile

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 11.04.2023 - 10:55

    Osman bey;
    Biz yorumlarımızda ve şiirlerimizde Allah'ın ve onun Resulünün beyan ettikleri şeyin aksini söylemeyi yani onların dediklerinin tersini iddia ederek ayet ve hadislerin yalanlanmasını nazara vermeye çalıştı ki, bu davranışımız da, tamamen kitabi ve Nevebidir. Hayrullah beye de izah ettiğimiz gibi, Allah'ın (ayetlerde ve hadislerde geçen) kendi isimlerini bile, bile değiştirip onun yerine batıl ilahların isimlerinin verilmesini yasakladığı bir ayeti vardır. Lakin, Kur'an ayetleriyle ve sahih hadislerle kullanılması yasak olmayan ve mana olarak muhkem ayet ve de sahih sünnete ters düşmeyen ilmi, örfi ve ahlaki tabirler kullanılabilir ve müfessirlerimizce kullanılmış ta. Bizim karşı çıktığımız şeyler, Allah'ın ve Reslünün açıkça karşı çıktığı şeylerdir ki bu "Yezdan" ve " Hazret" tabirleri de bunlardan sadece ikisidir. Sizin karşı çıktığınız "Tamu" kelimesi ise eski Müslüman Türk alimlerinin ve şairlerinin de kullandıkları bir tabirdir ve manası da cehennem, kuyu, azap gibi tabirlerdir. Bu tabirde Allah'ın cehennem ayetini yalanlayan ve ya karşı çıkıp tam tersini söyleyen bir mana mevcut değil ki, biz kullanmayalım.

    "Şuara" suresinin son yedi ayeti, Şeytanın üzerlerine inip kalplerine ilham verdiği, dolayısıyla da, yalan yanlış şeyler yazan şuursuz şairlerden bahseder ve de onları şiddetle eleştirir. Biz, şair kitaba, sünnete, İslami ahlak ve kriterlere uymayan bir kısım şeytani ilhama mazhar arkadaşlara bu ayetlerin ihtarını hatırlatıyoruz. Bizim yazdığımız bu şiirde veya herhangi bir şiirimizde bu emr-i İlahiyeye muhalif hangi beyanı gördünüz de bize güya Kur'andan ders vermeye kalkıyorsunuz Osman bey? Sizin branşınız olmayan bir mevzuda, branşı, tefsir ve ve hadis şerhi olan bir İlahiyatçıya hangi ilmi ve dini delille karşı çıkıyorsunuz ki? Lütfen yorum yazarken daha makul ve daha mutedil davranıp bilmediğiniz konularda sırf bazı cahillerden beğeni almak için ulu orta gayr-i ilmi ve gayr-i dini beyanlardan kaçının!

    Hayırlı çalışmalar.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 11.04.2023 - 10:34

    Hayrullah bey, Biz yazılan dini ve ahlaki şiirlere yorumlarımızda daima Kur'ani ve Nebevi ölçüleri kullanmaya gayret ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Lakin, bu demek değildir ki, Kur'anda ve sahih hadiste geçmediği halde, İslam alimlerinin geçmişte Farsçadan ve Türkçeden dilimize ve tefsirlerimize geçmiş ama mana olarak Kur'an'ın bir ayetine ve Resulullha'ın sahih bir hadisine ters düşmeyen bazı tabirleri biz kullanmayacağız. Bizim size dediklerimiz ayetlerin ve sahih hadislerin manalarına ters düşen ve onların dediklerinin tam tersini diyen iddiaların ve tabirlerin kullanılmasının doğru olmadığıdır ki, "Hazret ve Yezdan" tabirleri gibi. "Hazret", ilmen aynen dediğim gibidir. Bunu TV kanallarında bile tefsir sahibi ilahiyatçı hocalarımızdan defalarca dinledik. "Yezdan"a da, daha önce de, ifade ettiğim gibi Mecusi dininin mensuplarının kendi batıl ilahlarına verdikleri " hayırları yaratan manasına gelen) bir isim olduğu için ve Kur'anın 180. Ayetinde Allah'ı isimlerini (bile, bile) değiştirmenin büyük vebal oduğu beyan edildiği için karşı çıktık. Ayrıca: Resulullah-s.a.v-: "KUR'AN OKURKEN (MANA VE MEAL OLARAK) EĞER HARAMI HELAL, HELALİ HARAM ETMEYECEK ŞEKİLDE DOĞRU OKUYORSANIZ, UFAK TEFEK OKUMA HATALARI YAPMANIZDA BİR BEİS YOKTUR. -Fİ MA KAL, EV KEMA KAL-" buyurmuşlardır. Yani, kullanılan tabir ya da kelime, eğer Kur'anın haramını helal helalını da haram kılan bir tabir değilse kullanılmasında bir sakınca yoktur. Sizin kullandığınız "Hazret" tabiri ise, tefsir sahibi ilahiyat hocalarımızın ve dil bilginlerimizin izahlarına göre sadece Allah'a verilebilir. Çünkü, Hazret tabiri, Arapça "Hadara" (hazır oldu) fiilinden türetilmiştir ki, mana olarak, bir kimseyi andığın anda yanında hazır olan demektir ki bu da ancak Hazreti Allah -c.c-'dür. Onun bir başka manası da, durduğu yeri yeşillendiren demektir ki, bu da yine Allah'ın yapabileceği ya da onun izin verdiği bir peygamberin o izin verince mucize olarak yapabileceği bir şeydir ki, bu mucizeyi daimi olarak gerçekleştirmiş bir kimse yoktur.

    Hülasa: Biz, yazdıklarımızı ve yorumlarımızı daima, Kitabi, Nebevi, ilmi ve ahlaki kurallara, kıstaslara muvafık olarak yapmaya gayret ederiz. Eğer bilmeden bir hata etmişsek ve birisi bize bu hatamızı yine kitabi, Nebevi ve ilmi ve de ahlaki delillerle ispat ederse, ona kızmaz müteşekkir oluruz. Sizin yorumunuzda ise biz böyle ilmi ve dini bir delil göremiyoruz. Çünkü bu "Tamu" tabiri geçmişteki müslüman alimlerinin de kullandığı Türkçe bir tabirdir ve manası da, cehennem, ceza, kuyu ve azap yeri demektir ki bunun Kur'andaki beyan dilen herhangi bir ayetin manasını yalanlayan bir mahiyeti yoktur vesselam.

    Hayırlı çalışmalar.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta