Nice Aşklara Nice Onsekiz Yaşlara

Bu gün doğmuştun, hatırladınmı?
Sıcak bir yaz günüydü,
dünyaya geldiğinde.
Senin ağlayıpta,
Bir çoğunun, yüzü güldüğünde.
Kimbilir kimin, ne ümidi vardı?
Kimbilir, hangi mutluluk senaryoları,
tasarlanıyordu bağımsız beyinlerde.

Sevinçler, paylaşılıyordu
Herkes, birbirini kucaklıyordu.
Ama, kuvözde, bir bebek ağlıyordu...

Birşeyler anlatıyordu.
Ama, kimse bir şey, anlıyormuydu?

Belki, erkek olacaktı.
Belki, ana baba, öyle istiyordu.
Hiç kimsenin hayırdan,
Bahsetmeye niyeti yoktu.
Sadece, bir bebek ağlıyordu.
Hiç, bilmediği bir dünyada,
birilerine,
birşeyler anlatıyordu.
Kimse.Ne anlıyordu?
O, sadece ağlıyordu.
Bilmiyordu.

Misafir, olarak geldiği
bu yabancı, dünyada,
denklemler hep tersti.
Doğanlara gülünürken,
doğanlar ağlıyor,
Ölenlere ağlanırken,
ölenler,
Hep güler gibi yapıyordu.

O sadece ağlıyordu.
Başında bekleyen bir
Hemşire vardı, Bu sefer
Ondan medet umuyordu
O, sadece görevini yapıyordu
diğerlerine yaptığı gibi
sadece bakıyordu.
Bir kolundaki saatine,
Birde görevine...
Akşam oluyordu,
Mesaisi, doluyordu.

Ama bebek hala ağlıyordu
bu sefer farklı bir ağlamayla
birilerinin kahkahalarla
güldüğü gibi,

O, katıla, katıla ağlıyordu.
Sanki, biliyordu
onsekiz sene sonra
kendine bir can bulacağını,
akan göz yaşlarına,
canın ortak olacağını

Bebek artık gülüyor,
sakın şaşırmayın.
O gülmeli, gülecekte.
Çünkü, onun yerine ağlayacak
biri var.
hiç kimsenin, görmediği,
hiç kimsenin, bilmediği,
yada duymadığı...

Karanlıkların ayazında,
gecenin kar tutmuş beyazında,
uzakların, biraz berisinde
biri var.
Deforme, olmuş sesi,
demode, olmuş ninnisi,
volkanlar gibi,
patlamaya hazır,
mangal gibi yüreği,
biraz göz yaşı,
birazdan az fazla sevgisi...

Birde,
birde..,
Ah birde,
.................
Nice aşklara, nice, onsekiz yaşlara.