İçine derin hazla çektiğin tütünün
Bir nefeside ben olayım
Yangınını gideren suyun
Bir yudumuda ben olayım...
Dağ olayım taş olayım
Yeterki seninle olayım
Bana bir masal anlatmak istermisin uzakların prensi? İçinde yalan olmayan,pırıl pırıl umutları olan prensesi ben olan bir masal.Ne cadılar olsun nede yasak elmalar. Bana bir masal anlarımısın gece gözlüm.Yıldızlar olsun,güneş olsun,çocuklar olsun, gülen insanlar, mutlu yuvalar olsun.Bana bir masal anlat tatlı böcük kırıklardan kabuslardan uzak.Bana bir masal anlat;
içinde aşk olsun, içinde sen olsun ben olsun biz olsun... Hep olsun, tam olsun,bütün olsun. Al tut elimi gidelim buralardan,masal destanımız olsun...
Ne zaman hüznün yalaz alevi vursa yüzüme
Benden göç eder yaşama direncim turnalar misali
Bacaklarım taşımaz içi boş, ruhu dolu bu bedeni
Gözler yaşlı,omuzlar çökük,eller viran
Ortaya koydum ne varsa kalan....
Satıyorum varmı devralan.
Hangi mevsime koşarsa koşsun zaman
Hangi sabaha doğarsa doğsun güneş
Hangi geceye ışık tutarsa tutsun ay
Hepsinden geriye sensizlik kalan
Hangi şehire giderse gitsin bu yollar
Taşır nice sevda nice aşklar
Yorgun bir günün ardından kalabalık caddelerden geçerken sordum kendime yaşamak bu mu? Önümden geçen çeşit çeşit insanlara bakıp hiç birinin yeirinde olmayı istememek.Gözlerimi gökyüzüne diktiğimde batan günün kızıllığını görmek.Unutulmaya çalışılan bir sevgilinin özlemini duymak.Yaşlı bir ağacın altından geçerken rengarenk konfetilere basmak.Sıcaktan terlemiş bunalmışken kocaman apartmanların arasında bir tutam rüzgar bulmak.Gittiğin yeri bilmeden plansızca ilerlemek,kalp atışlarına yalnızlık düşmesi,tutturduğun bir türküyü söylerken gözyaşlarının eşlik etmesi,ayaklarına kara sular inmişken,hala başıboş birsandal gibi sendelerken ordan oraya ansızın sonuna kadar açılan bir kapı ve görmediğin güzellikler etrafında... Tık tık kim o; ev sahibi kapıda, kiracı çoktan hazır yeni masalda kendini aramaya...
Denizler yorgun,sandallarda.
Geceler yorgun,ışıklarda.
Gönül yorgun,gözlerde.
Umutlar bitiyor meylerde...
Şarkılar yarım yamalak uslarda
Yüzümün cama yansıyan sülietinde bıkmadan seni aradım.Bulamıyacağımı bile bile bu cosmapolit şehirde izini sürdüm.Akşam üstleri tramvay yoluna çıktım.Banklara oturup
umutsuz gözlerle kalabalığı taradım.Korna seslerinde irkildim.Beklerken umut etmeyi öğrendim.
Yorgundum bu akşamda fark yoktu diğerlerinden.Sen yine gelmeyecek,ben gene umutsuzca evimin yolunu tutacaktım.Bir sürü aşk hikayesi düşleyip,kavuşanlara sevinecek bizi kıyaslayacaktım.Gene ağlaya ağlaya uykuya dalacaktım.Anlamsız kesik düşler getirecekti seni.Hiç görmediğin evimizde,hiç tanımadığın ailem olacaktı yanımızda.Ben sana doyacaktım,sense uyanınca yok olacaktın.
Bazen diyorum yeter artık.Bu kadarda olmaz.Taşlardan ses çıktıda senden çıkmadı be.Söyledim yazdım ima ettim bu kadar kayıtsız nasıl kalabildin? Hiç aklına gelmezmiyim ben senin.Hiç yüreğini yakmaz mıyım? Girmez miyim düşlerine? Demiştinya hani; ben sevdiğimi rüyamda görürsem ayrılık olur diye.Yoksa sen beni düşündemi gördünde ayrıldık biz.
Ağustosa gece yağdı, geceye hüzün,
Odaya mutluluk yağdı,avuçlarıma hazan kondu,
Sabahı umut karşıladı,sevinç elinden tuttu güneşin,
Benim gözlerime hasret bıraktı giden gece…
Ve deniz kim bilir kaç neşe bıraktı kumlara,
İnsanlar yürüdü kumlarda ayaklarına neşe battı..
Gidiyorsun ya
Mevsimin son göçmen kuşları gibi
Ardına bakmadan, aceleyle
Görmüyorsun gitme biraz daha kal deyişimi
Gitme uçurumlarım büyüyor, düşüyorum
Gitme kalbim sızlıyor, eriyorum
Küçükken babaannem öğle uykusuna yatırmak için beni gel kızım yeraltında padişahın kızının düğünü var derdi dinle bak sesleri. Çocuk aklımla yastığa başımı koyar düğün sesi beklerken uyuya kalırdım.
Şimdi koskoca kadınım,hala çocuk aklımla bir masalı dinlemek için yastığa başımı koyuyorum. Bilerek bir masala uyuyorum.
Söz verdiğim saatte sağ elim sol göğsümde tam senin benimle olduğun yerde.Var gücümle bastırmışım elimi daha çok hissetmek için seni. Sevdiğim hangi yanağını koydun yastığa, hangi yöne döndün gözlerini kaparken geceye? Dudağın hafif aralık mıydı? Sen de uykuya dalmadan iyi geceler bebeğim diye fısıldadın mı? Hiç yokken hep varmışım gibi sarıp sarmaladın mı? Burnunu dayayıp kolunun kıvrımına benim kokummuş gibi içine çektin mi?
Lapiska saçlarımı savururken gecenin karanliğina dalmak umuduyla senli rüyalara; derken uçsuz bucaksız bir deniz ve sen en derinde değerli bir amfora, vurgun yiyeceğimi bile bile hayatımın dalışını yapmak zorundayım dokunmak için sana. Gözlerimi aralıyorum, sen doluyorsun odaya,sana uyanıyorum sonra sesin geliyor dışarıda,odaları dolaşıyorum sen geldin diye.
Sana koşuyorum, sanadoluyorum,sen oluyorum,biz oluyorum. Yanı başımdasın nereye gitsem,çöpleri atarken,kapıyı kitlerken,komşuya gülümserken,işe yürürken....Sen benim yoldaşım oluyorsun sonra aşk daşım
MERHABA GÜZEL İNSAN YILLAR SONRA SENİ YİNE GÜZEL ŞİİRLERİNLE BULMAK GÜZEL BİR DUGU NASILSIN İYİMİSİN İNŞALLAH İYİSİNDİR.. KENDİNE İYİ BAK GÜZEL ŞİİRLERİDEN BEKLİYORUM...DATA SHOP ÖZCAN :)