Sevmek, hem de öyle çok sevmek ki; dünyanın öbür ucunda olsa dahi, sevdiğinin kokusunu hissetmek. Öyle saf sevmek ki; seninle olmasa bile onun mutluluğunu istemek açıkça.`Seni seviyorum` demese de şüphe etmemek sevdiğinden, seni düşündüğünden.
İşte böylesine özel, böylesine güzel bir şey `aşk`. Bahanelere ihtiyacı yok. Kendi dışındaki dünyadan ona hazır sunulan özel günlere ihtiyaç duymaz aslında. Çünkü o zaten kendisi, karşılaştığı her şeyi kendine yontan, etrafındaki nesneleri bile sevdiğini anımsatmaya bahane kılma ihtiyacında bir yapıya sahip.
O iki kişi arasında kurulu kapalı dünyasında biriktirir, her güzelliği ve acıyı. Kavgasının tadı kendinde, sevişmesinin tadı kendinde yine. Dünyadaki bu kadar çok aşk tarifine inat, anarşist bir yapısı var öte yandan. İki kişi arasında dönen ayrı bir kurgusu, kendisine has dili.
Sezgilerin konuştuğu bir dil bu. Cümle anlamlarının neredeyse söylenene birebir denk gelmediği bir açıklıkta seyreden. Kısa cümlelerde uzun anlamlar saklayan, uzun cümlelerinse bazen hiç bir şey anlatmadığı özel ve farklı bir durum. Tüm bunlara karşın bu kadar sağlam mı peki yapısı? Pamuk ipliğine bağlı değil mi, bazen de bozulması dengenin? Etkilenime en açık, karışıvermeye en uygun yumak gibi değil mi, bir yanıyla da? Kimyasına `matematik` desek; tümdengelimle değil, tümevarımla işliyor mekanizması. Hal böyle olunca; değil diğer insanların algıladığı şekle uygunlukla bir güne hapsolması, oradan anlamlanması, gerektiğinde tek bir `dakika`yı `yıl`a çeviren bir burgusu var.
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
ve çoğunlukla sevginin unutulduğu bir gün oldu adına sevgililer günü denen.
fakat simgeler hayatın bir parçasıdır,ağaçlar gibi burda sorun algılamakta...bak şiire
NE BÖYLE SEVDALAR GÖRDÜM, NE AYRILIKLAR
Ne zaman seni dusunsem
Bir ceylan su icmeye iner
Cayirlari buyurken gorurum
Her aksam seninle
Yesil bir zeytin tanesi
Bir parca mavi deniz
Alir beni
Seni dusundukce
Gul dikiyorum elimin degdigi yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum daglari
ilhan berk
bir güne değil bir ömre bedel sevgiler için...
bin sevgiyle...
realist bir bakış açısı ...
bana diyorsun ki sıkıyorsa gözdene alma hediyeyi :)
Yazıda,'Erkek ve kadının o güne kadar toplum içinde konumlandığı algılama biçimlerinden bakıldı konuya da. Bizim toplumumuzda erkek bu günü unutmamalıydı' dedik. Başka kültürlerde başka formatta gelişebiliyor biçim.
Örneğin; Güney Kore'de kadınlar, Sevgililer Günü'nde sevgililerine çikolata hediye ediyor. Sevgilileri askerde olan kadınlar ise çikolataları postaya veriyor ve ordu da topluca aldığı çikolataları askeri kamyonlarla kışlalara taşıyıp, sevgililer günü askerlere taşıyor. ( Kaynak: Birgün gazetesi 14 -02-2006)
Bu örneği şu nedenle eklemek istedim. Dünyanın farklı ülkelerinde farklı şekiller oturmuş olabilir. Yok, aslında kadın erkeğe hediye almalı , hayır erkek kadına almalı noktasında takılmadan bu tür günlere geniş açıdan bakan bir pencere keşfetmeliyiz artık.
saygılarımla
Aynur Özbek Uluç
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta