Şu ömür ikliminde, ne oldu ki be şair?
Kerem ile Aslı’ya, küllere de küskünsün.
Ferhat yalnız Şirin’e, Mecnun Leyla’ya dair,
Onları destan eden, dillere de küskünsün.
Cehennem sıcağında, kar mı yağdı şafağa?
En koyu karanlıklar, çöktü mü ki sapağa?
Tuzaklar mı kazıldı, caddelere sokağa?
Köylere, kazalara, illere de küskünsün.
Neden matem çöktü ki, başındaki başlara?
Hangi şimşekler çaktı, gözündeki yaşlara?
Ak mı düştü saçlara, hilal gibi kaşlara,
Gamzeli yanaklara, çillere de küskünsün.
Çiçeklerle bezeyip, gelin gibi gördüğün,
Hani nerde o bayram, nerelerde o düğün?
Yıllarca emek verip, göz nuruyla ördüğün,
Oyaları işleyen, millere de küskünsün.
Gittikçe örselenir, insanların doğası,
Merhamet kalmamış ki, cehaleti boğası,
Kargalarla doluyken, bülbüllerin yuvası,
Kedilere fareye, fillerde de küskünsün.
Ceylana aslan olsan, gözün gönlün suna’da,
Böyle değilse bile, ya Anka, ya Hüma da,
Rumeli’ye sevdalı, aklın fikrin Tuna da,
Fırat Dicle Sakarya, Nillere de küskünsün.
Anlaşılmaz hallerin, niyazda mı nazda mı?
Yaralıyım deyişin, nefrette mi, hazda mı?
Çelişki sazendede, akortta mı, sazda mı?
Bilmem neden mızraba, tellere de küskünsün.
19.02.2013…Mustafa Yaralı
Mustafa YaralıKayıt Tarihi : 20.2.2013 01:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Merhamet kalmamış ki, cehaleti boğası,
Kargalarla doluyken, bülbüllerin yuvası,
Kedilere fareye, fillerde de küskünsün.
Yüreğinize sağlık, güzel dizelerdi...
TÜM YORUMLAR (1)