Newton Şiiri - Yunus Öztürk 1

Yunus Öztürk 1
174

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Newton

Geleceği yalnız Tanrı bilir o kesindi
Newton'un doğuşuyla o tartışılır oldu
Gerçeğin izi bizi o günlere götürdü
Onu tanımamıza gerçek vesile oldu

Aklanıp paklandık biz nurani sözler ile
Bu nuru görmez bakan cismani gözler ile
Öyle başladık Newton'lu günleri görmeye
Tanık olduk onun geleceği gördüğüne

Beynindeydi koca evrenin mikro maketi
Mekanikti o maket hassas bir saat gibi
Gezegenler yapıyor onun her dediğini
O bildi kutsal kitapların bilmediğini

Anlatmıştı o evrenini tüm insanlığa
Geleceği bilmeyi bırakmadı Tanrıya
Bildiğini açık şekilde kanıtladı da
En ufacık bir pay bırakmadan yanılgıya

En küçükle en büyüğün aynı yasaları
Tüm belirsizliklerin kapandı kapıları
Birleşti matematikle fiziğin yasaları
Gerçeğe döndü öncüllerinin rüyaları

İnsanı şaşırtmış dünyanın büyüsü sihri
Gerçeği görmüyorlar körkütük sarhoş gibi
Çan sesi ezan sesi Buda’nın söylevleri
Gezegen gibi saklamışlar asıl güneşi

Güneş ay ne zaman nerde tutulur o bildi
Yıl ay gün dakika saniyesini söyledi
Öğretenlere “Geleceği Tanrı bilir”i
Apaçık gerçekleri kabul ettiremedi

Kabul ettirememesinin açık nedeni
Akıl temsil ederken insan olan çobanı
İnanç temsil eder sürü olan koyunları
Mümkün mü koyunların çobanı anlaması

Hiç sürü oluşturmadı akıl sahipleri
Onlar görmektedir doğruları eğrileri

Newton’dan cılız çocuk gelmemişti dünyaya
Eğitim görmemişti anası babası da
Üç yaşındaydı ölüm onları ayırdığında
Söylenemezdi ayrıcalıklı doğduğu da

Eğitimde ne engel varsa geldi başına
Ailesi engel el yardımcı oldu ona
Dış dünyadan daha gerçekti iç dünyası da
Zihin ürünlerini katardı yaşamına

Üniversiteye burslu devam ediyordu
Çiftçi kalsa geliri ona yetiyordu
Okula olan borcunu ödeyemiyordu
Kendinden küçüklere hizmet ediyordu

Elin ölü bildiğini o diri bilirdi
Platon'a Aristo'ya arkadaşım derdi
Onların fikirlerinde gerçeği açık görürdü
İyi arkadaş olarak gerçeği bilirdi

Arkadaş edindi Galileo'yu Kepler'i
Biri çözümlüyorken gökyüzünü evreni
Dünya yasalarını yazıyordu diğeri
Ardıl olarak çözdü çözülmeyen şeyleri

Ölümlü değil ölümsüzdür bilim adamı
Ardılları yürütür yarım kalan işleri
Her yerde var doğruluğunun kesin kanıtı
Teknoloji de evrimleşmekte bizler gibi

Akıldan başka yok Rabbi görecek yetimiz
O eser dünya değildir idrak ediniz
Nasıl mükemmelse bedensel ruhsal halimiz
Ondan mükemmel eseri olan evrenimiz

Tepeden tırnağa titretir gerçek insanı
Bini geçmez gerçeği görenlerin sayısı
Anlamak başka şey anlarım anlatılanı
Anlayamam gerçeği göremeyen insanı

Tanrının erişilmezliğini kavrayanlar
O koca âlemin yüceliğine dalanlar
Hataya izin vermez onlardaki akıllar
Şeytanla insanı yarıştırırken duygular

Ben akıla akıl da bana ait değildir
Akıl benle var ben yok olunca yok değildir
Akıl evrenseldir Tanrısaldır ebedidir
Yaşam için güneş neyse bir nevi öyledir

Tanrı hiç bir şeyi aldatmamıştır aldatmaz
Sağlıksız akıllar bu gerçekleri kavramaz
Eğitimsiz sağlıklı akıla ulaşılmaz
Yaratanı anlayan işi şansa bırakmaz

Asıl gerçek manevidir maddesel olamaz
Newton'un eseri öyledir ulaşılamaz
Tüm evren mekaniktir aksi ispatlanamaz
Geleceği gördü kimse görmedi diyemez

Onu Tanrılara benzetmiştir okurları
Öyle düşündürmekte eseri görenleri
Fatio ileri gidip demiş o bir Tanrı
Tanrıdan başkası bilmez bildiği sırları

Tüm dikkatini versin arayan hakikati
Arınıp bıraksın hayvani duygularını
Duygu etkilemez evrenin yasalarını
O sırların başka boyutu başka tarafı

İnsanüstü yetisini görmüş biliyordu
Düşünüyordu seçilmiş kişi olduğunu
Kutsanmış en yüce insan olduğunu
Evrenin sırrını çözmek için doğduğunu

Üniversiteden mezun olduğu yıllarda
Efendi köle tüccar dinlemiyordu veba
Kaldı çiftlik evine dönmek zorunda
Böyle başladı mucize dediği yıllar da

Ona yetmemişti öncüllerinin verdiği
Bilmesi gerekiyordu sonsuz küçükleri
Tanrının dersine girer Tanrı öğrencisi
Keşfetti diferansiyeli integrali

Sessizce daldı düşüncelerin derinlerine
Koca evren oyuncak olmuştu ellerinde
İspatsız görürdü o her şeyi sezgi ile
Tek tek ispat etti gördüklerini bizlere

Öğrenmişti Tanrı dilini öncüllerinden
O dildir matematik ile geometri denen
Geleceği bilir bu dili kavrayıp bilen
Onun gibi var mı Tanrıdan haber getiren

Bilen bilir fikirlerin gerçek olduğunu
Gerçek fikrin içimizi aydınlattığını
Hissim doğruluyor şairin şu sözlerini
Kimse Tanrıya yakın olmadı onun gibi

Sonunda geldi Tanrı gibi sayılır hale
Sormuşlar ona başarılarının sırrı ne
Başka deyişle nasıl ulaştığı gerçeğe
Yanıt sessizlik ve en derin düşüncelerde

Böyle anlattı gerçekleri biz insanlara
Anlaşıldı sanmam gerek var duraksamaya
Kuran davet eder insanları düşünmeye
Müslüman da düşünmez günaha girerim diye

Müslüman denir mi uymayanlara Kuran’a
Kâfir denir mi bilmeden Kuran’a uyana
Bak sen gerçeğin öncüllerini anlamaya
Mahkûm olma bulanık sularda boğulmaya

Kaç kişi anlamıştır Darwin’in şu sözlerini
O da bulup yalnız sürmüş gerçeğin izini
Issız yerlerde bilmezken kimsenin dilini
O anki tüm zevkim der aklımdan geçenlerdi

Çelişmiş Kitabı Mukaddes öğretisiyle
Galileo çelişenlerden bir diğeri de
Lanetlendi Roma Katolik Kilisesince
Hiç inanan yok lanetleyenlere şimdide

İnanılacak şey değildi öğretileri
Eğer hiç olmasa diyor havanın direnci
Beraber bırakılırsa tüyle top güllesi
Aynı anda düşer diyor yere her ikisi

Ondan pek farklı değil Kepler’in öğretisi
Dünya güneş etrafında çizermiş elipsi
Uzakken yürürmüş ilginç yakınken koşması
Eşit zamanda eşit alanlar süpürmesi

Newton içindir onların da öğretileri
Kendi kendine yormuş kendi felsefesini
Tesadüfen bulmamış tüm öğrendiklerini
Hissetmiş Tanrının yol göstericiliğini

Çözdü evrenin sırlarını üç temel yasası
Onun için çok kolay oldu ondan sonrası
Gelmeye başlayınca yaratıcı güçleri
O görüyordu Tanrının gösterdiklerini

Gördü cisimlerin birbirini çektiğini
Aralarında görünmez bir bağ olduğunu
Matematikle fiziğin birlikteliğini
Aşklarımızdan yüce aşkları olduğunu

Dahi insanları anlayıp kavrar dahiler
Tanrı pek yaratmaz gönderir birer ikişer
Her buluşu devrim üstüne devrim gibiler
İnsanlar ne onları ne devrimlerini görürler

Tek sanılıp tek bilinen o parlak ışığı
Prizmadan geçirip yedi renge ayırdı
Her bir rengi alıp tekrar ayırmaya kalktı
Ayrılmayınca yedi renk kesinlik kazandı

Öncüllerinin teleskopunu inceledi
Sapınç denen olgudan görüntü net değildi
Ayna yansımalı teleskop icat etti
Görüntüyü bozmadan eserini izledi

Uranüs'ü biliyor Neptün'ü bilmiyordu
Birini görüp diğerini göremiyordu
Kuramsal hesapla gezegeni seziyordu
Hiç görmeden ilk gezegeni keşfediyordu

Kuyruklu yıldızları gözüyle gözlemledi
Kimisini gördü birçoğunu göremedi
Eski tüm gözlem kayıtlarını inceledi
Ölünce matematik de onu doğruladı

Halley onu o da Halley’i iyi tanırdı
Kuyruklu yıldız hakkında görüşler aynıydı
Yetmiş beş yılda bir gelir Halley’in yıldızı
Öldükten sonra o da Newton'u doğruladı

Çözdü denizlerin alçalıp kabarmasını
Doğa dehası anlattı doğa yasasını
Gezegenin mıknatıs gibi davranmasını
Denizciler öğrendi korkusuz yatmasını

Onunla geldi denizciye huzur uykusu
Denizcileri uyutmazdı ölüm korkusu
Tekneleri döverken denizlerin dalgası
Karaları yutardı okyanusların kabarması

O yaşardı hem mikro hem makro evreniyle
Eserinden söz ederdi insan bulduğunda
Anlamıyordu onu en iyi olanlar da
İnsan bulamazdı onca insan bolluğunda

Anlayanların sarhoş edicidir övgüsü
Anlamayanların çıldırtıcıdır yergisi
Gördüğü doğruların zordur kanıtlanması
İnsandır karşısındakiler değil ki Tanrı

Bırakın sıradan eğitimli insanları
Zor anlardı onu fakülte okutmanları
Biraz gerekirse aydınların anlaması
Gerekir o konularda uzmanlaşmaları

Pek yoktu öğrencisi boş geçerdi dersleri
Boş sınıflara ders vermekten imtina etti
İnsansal değil tanrısaldı öğretileri
Anlatamıyordu insandı öğrencileri

Dinde özgürlüğün temellerini attı
İnsan Hakları Bildirgesini hazırladı
Kralları Tanrı seçmez savını anlattı
İspatladı Tanrı hiçbir şeyi aldatmazı

Oydu evrenin büyülü yanılmaz halesi
Söküp takıyordu onu oyuncak misali
Oralarda sandığı Tanrı oralarda değildi
Geç fark edince bir başka âleme yöneldi

O âlem makro kozmos değil mikro kozmostu
Kitabı Mukaddes’i kimyayı yol tutmuştu
Ona makro âlem hazinesi sunulmuştu
Mikro âlem hazinesi gizli tutulmuştu

O âleme gidilir küçülüp büyüyerek
Kolay değildir gerçek hazinelere varmak
Kimseye nasip olmadı Yaratana ulaşmak
Makro âlemden mikro âleme kapı açmak

Gitmese de bilir gözyaşlarını dökenler
O yaşların manevi olduğunu görenler
Cismani bedenle ruhani olup gezenler
Güneşe bakıp güneşte kendini görenler

Albert Einstein ardından şu sözleri etti
Doğa kitabını Tanrıdan öğrendi dedi
Kendini ve onu küçücük çocuk bilirdi
Ona bilimin şanslı mutlu çocuğu derdi

Önündeydi gerçeklerin engin okyanusu
Oralarda oynayan kimsesiz bir çocuktu
Çakıl taşı ardından deniz kabuğu buldu
Çocukluk varoluşumuzun gerçek boyutu

Yunus Öztürk 1
Kayıt Tarihi : 7.8.2012 11:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yunus Öztürk 1