Tanrının elinde saklı duruyor anahtar
Kulda Hakikat kavgası bu mizanda atar
Belleğe tesiri vurmuş, o tatlı itikat
Gönül kıblegahımıza, başka cihan katar
Ne cennet ne de cehennem kul dilinde değil
Yaprakları tatlı bir rüzgar bekleyen
masum masum inleyen kavak ağacı
sen sıcakta terlerken ben pinekleyen
solunurken gölgende dağılan acı
daha fazla üzülme kavak ağacı.
Sevdana köleyim, belli halimden
Çoktandır düşmüyor, adın dilimden
Ruhumu okşayan, tatlı dünyasın
Avunup kandığım, sonsuz rüyasın
Zamansız hazanla, kışa dönerken
İnsanlığını sevip, her hatrını sayarken
Seni ansızın sonsuz, kör bir zindana koydum
Tavırlarına sebep, türlü mana ararken
Gece yarılarında, nice halleri soydum
Ve buldum bahaneni, gaye durağında süzüp
kısık gözlerim ile, his denizinde yüzüp
Kainata düşen sahte kralsın
Hırsın gölgesinde, kalıp gizlenen
Zamanın emrinde, boş bir masalsın
Vakti geldiğinde yolu gözlenen
Adem ile havva neslinden gelen
Ayrılık düşerse, birgün payıma
İstemem uğrama, gönül kapıma
Yeniden severim, diye bekleme
Gittiğin yerde kal, gelme yanıma.
Maziye bakarsan, eşsiz sevdaydın
Bu gece kalemi, kırdım güzelim
Ne sayfalar küssün, ne de sevenler
Sormayın ne olur, kalsın özelim
Sakın üzülmesin, beni bilenler
Devamlı ağlatan, ve güldürmeyen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!