Yürek ırmağı bu, sual sorulmaz.
Gelene he denir, giden aranmaz.
Bazısı unutulmaz belki ama,
Hayatta da sapaksız yol bulunmaz.
Toynak tıkırtısı, etrafı sarmaz.
Güzel, ne güzel olmuşsun
Görülmeyi, görülmeyi
Siyah zülfün dalgalanmış
Kesilmeyi, kesilmeyi
Bahçende gülün güllenmiş
Uzun yoldan geldim, arabam yüklü
Şu kızı görenin del'olur aklı
Yirmibeş yaşında onsekiz yüzlü
Bir kız bana çocuk dedi neyleyim
Biraz biraz toplayayım kendimi
Hayatımın en çiçekli baharında,
Yarım yamalak sevdim bir kızı.
Ne ben onayım, ne de o bana.
Bu durdurulamaz bir sızı.
Geceler alışık değil kavuşmaya.
Kör olmuş dideler, kalper tutulmuş.
Aşkının narına, ruhlar kül olmuş.
Şair Salih abd-lığa, değmiş irkilmiş.
Bu derde dermandır, ölüm kurtuluş.
Gözünü kapatır, uykuya dalar.
Yar, Sivasın içinde yürüdüm koştum.
Ben kafesin içinde biricik kuştum.
Kilidim açtın ya sevginle uçtum.
Gözüm gördü seni kendimden geçtim.
Ayrılıktan beter sözlerin duydum.
Bir kova suyumla temizleyemedim.
Ey Fuzuli "su" ya rica et de gelsin.
Onu temizlerken, kendimi pislettim.
Ey Fuzuli "su" ya rica et de gelsin.
Yandım ateş harrıyla, söndüremedim.
SAFİ RÜZGAR
Safi rüzgar seninkisi
Delip geçmez bendenizi
Ruhuma işlenen yar
Korur kalbi şerifi
Yirmi kuş gördüm anne, rüyamda.
Alçaldıkça, yükseliyorlardı.
Üzülme anne; oğlun orada,
Sevgilisiyle, konuşuyorlardı.
Kol, bacak, bütün ve parça parça.
Iraktan çevirdim, dümeni yönü.
Irmağı dereyi, bıraktım gölü.
Rüzgarına kapıldım, oldum bir sel.
Razı gelmedi, sözlerinde engel.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!