İlkokul çağında yazmaya başladığım şiirlerimle birlikte deneme ve öykü gibi yazı çalışmaları yapıyorum. Doğduğum ülkedeki çocukluk anılarımı, memleket toprağına gelişimle yaşadığım kültür farklılıklarını, köy ve şehir yaşamını karşılaştırdığım düşüncelerimi, çocuk benliği ile ortak olduğum aile sıkıntılarını ve mutluluklarını konu edindiğim geçmiş ile birlikte günlük yaşantılarımı şiirlerime ve yazılarıma aktarıyorum. Yazılarımın bir bölümü Kahvemolası.com da yayınlanmaktadır.
Arda nehrine bıraktım,
Çiçeği mavi basma, çeyiz bohçamı,
Nehrin deli suyu aldı götürdü,
Ondan deli aktı gözyaşım.
Usul usul söyledim
Ayrılığa söz olmuş Balkan türküsünü,
Kulağında sıra sıra küpeler,
Burnunda taşlı hızma,
Yuvarlanır küfürlü ağzında,
Gümüş bir top dilinde.
Baş parmağında yüzükler,
Kırmızı ojeler, uzun tırnaklarında,
Al yanakları vardı, zeytin karası gözleri,
Uzun saç örgüleri bağlardı çemberinin altına,
Pamuk teninde dokuma entarisi,
Sabun kokardı elleri Zehra ninenin.
Çocukları dört mevsim, ay ve güneş,
Bir gün giderim uzak yolculuklara,
Eski bir trenin nemli vagonunda bulurum kendimi,
Gözlerim dalar tozlu pencerenin ardındakilere,
Düşünürüm neyi düşündüğümü bilmeden.
Yemyeşil kırlar görürüm, tepesi karlı dağlar,
Bu sabah oturdum Fındıklı sahiline,
Baktım ki karşımda kız kulesi,
Keyfi yerinde, benimse değil!
Burun kıvırdım, görmezlikten geldim.
Karnımdaki gurultuyu duymuş gibi,
Simitçi yanıma geldi, peşinde siyah kedi,
Hatırlarım çocukluğumun yeşil baharını,
Ormandan topladığımız kır çiçeklerini,
Islatırdı toprağı bahar yağmuru
Çiçeğe saklanırdı vızıldayan arılar.
Yalnızlığı bilmezdi o, hep vardı misafiri,
Bir köy mezarlığında mezar bekçisi,
uyuyor gecenin en koyu karanlığında.
Bekçi köpeğinin boğuk hırıltısı kesildiğinde,
hayaletler toplanıyor mezarlığın orta yerinde.
Sessiz bakışlarıyla anlatıyorlar hikayelerini…
Ağır toprak kokusunda toprak kurbağaları,
Götürün beni bilinmedik diyarlara,
Kanatlarını gururla masmavi göğe açan kuşlar,
Götürün beni,
Keşfedilmemiş yerlerin ufuklarına.
O görkemli kanatlarınıza bağlayın beni,
Babanın şehit haberinde,
Annenin gözyaşına birleşti, çocuk gözyaşın,
Misafir bakışların acıma duygusunda
Yetimliği hissettin çocuk yüreğinde.
Bir yaz gecesi soğuktu ellerin
Kardeşin İbrahim kucağında,
Sonbahar
Yine döküldü kızıl yapraklar kaldırımlara,
Yağmur yıkadı mezar taşlarını,
Isıtmaz oldu ellerimi gündüz güneşi,
Kayboldu yıldızlar gece semada.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!