Nevada'nın balta girmemiş içlerine; Mayı ...

Las Vegas nerde, çöl kum fırtınası örtmüş üstünü
-

Cem, Vahşi Batı yerine Muş Şarkışla -
tuş olmak yerine Paşabahçe,
Sümerbank; oh, Radio Ga ga!
- Biraz neşe getirsin diye
sona saklamışlar meğer.
Nasıl geçiyor, küçükbaş
ve büyükbaş, düşününce?
Vay canına! Karasu nehri
3, 4 metre, derinlik, çekiyormuş.
Traktör ya da sandallarla
kurtarıyorlar onları -
es geçmeden, 'mırın, kırın'
- topluyorlar hayvanları.
Eski Vahşi Batı yerine,
yarımada TC'de Muş burası.
Danıştay'ın sessiz gölgesi,
adalet veren insana,
pek hissedilmez nedense
normal koşul zamanlarda.
Saldırılınca anlaşılır
güzelce Atatürk değerlerini
savunan'ın temiz değeri.
Şimdiyse hayvanlara el ense
babayiğitler ki her gün on:
On kişi görevli yarına da,
O nehirde telef olmayacaklar.
Hey Yarabbim, sen akıl ver.
Kuşları yakıp çukura çimen,
köylüler değildi, giysileri
astronot, el&kol muşambaca.
Kümesinlerinin yakınlarında
ama ya da Anadol kamyonetin
atıveren arkasına: eller,
toz ve toprak; eller kanlı..
hazır eden tavukları yolarak
da o köy çocuklarıydı.
Oynadıkları şeyi oyun mu
sanıyorlardı; onları ayartan
büyükler'i, mutfaktan?
Bazı perdeler kötü sırıtıyor.
Neyse, bir acaip haberle
daha bitirdik komik günü.
Muş'taki babalık, babacık;
öyle savcılık günlerine
benzedi belki de babamın.
Böyle, kar.. yağdı, yağdı;
aman allah, doldu taştı etraf!
İnşallah kurtulur, geçer
nehri hepsi -ses verip
arkalarından kurtarmaya
koşuşan kandırmaya, kara batak
bilinçalt(ı) lı matador yansılarına
- de sürdürür dünü'nü; 'me! ',
'mö'', ü ürü! ' Gönlüm Özay
diye deyu, 'hey heey! '
'gıdaak' 'bıt gıt..'

-
Muş'taki bir haber üzerine.
Bu 'panorama' sözünden, 'gündem'i sevmediğim kadar nefret ederim ancak -
kavga bizim, saygı bizim, hem sevgi bizim, ama nefret değil
- 'enstantane'ye mahsus, bir seferlik; başlığa güzel gitti sanırım.
not, enstantane, daha hoş kelime anlamında

dereye dalıp geçmeye çalışan inekleri kurtaran Muşlular haberi üzerine başlanan