mahabatta görüldüm ilkin sonra boynumda yağlı bir ilmekle diyarbakırda
alnımı da yarmıştı bir şarapnel annemden saklamıştım ağaran bir kakülle
kurumaya direnen kan lekesiydi güneyimde nuhun gemisine sığınmış ortadoğu
oysa kanı bilmesin ihanet etmeden büyüsün istiyorum rüyalar ve çocuklar
halaya dursun insanlar ele ele tutuşup endülüsten şırnaktan horasana
bilinsin aşka biz bulaştırmadık ihaneti ve suyu biz bulandırmadık
doğrudur hicazdaydı ilk yenilgimiz şimdi şarkta yeniliyoruz özrümüzü
hamzadan öğrendik ne de olsa ölmeyi cesareti bağrımızdaki mızraktan
daha dün gülümsemiştik barışa doğuda davullu zurnalı düz ovalarda
dağları işaret ediyorlar bize yeniden yeniden gencelen ölümleri
nakş olunsun diye ağıtlar beyaz leçekli analarımızın dudaklarında
epey geç olmuş ve af dilemek beyhudedir artık çocuklardan şuaradan yâr
kitapları ikra’ diye açıp kaneviçeli aminlerle dokuyup hışımla kapatarak
yalnızlığın sıkletine sığınmış mağlup dokunsan bin ah edecek dilbaz ruh ile
muharref dizelerden ayetlerden hayallerden musikiden medet umarak
ve susarak kirli savaşlara inan kanlı çağın yüzündeki yalan ifadeye
sığınmanın vaktidir ıtrîye bir kaç gözyaşıyla bir aralık neva kâr
artık ağızdolusu küfürler edip şirazesini bozarak endazesini kırmalı şiirin
ecinnilere gülümsemeden imgelerin ve yalanlarına kanmadan vakanüvislerin
bir yandan frank sinatra dinleyip aşık sümmaniye omuz atmak diğer yandan
lebid gibi çizziktirerek kabenin duvarlarına aşkın ve uhuvvetin resmini
düccane yürüyüşle caka satmak uhuda karşı tozu dumana katp savaş meydanında
gelecekse birdenbire gelsin diye ölüm birdenbire aydınlansın diye bu dünya..
Kayıt Tarihi : 2.12.2012 18:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kelimelerin yelpazesine bir tavuskuşu gibi yayılmış şiirin tematik mayii..
veya bilinçaltının hokkasına batırılan divitin mürekkebi damlatılarak turnusol kağıdı üzerine damla damla damlatılan bir haleti ruhiyenin ebrusu...
bilinçaltı denizi ...
Hangi büyüklükte?
şair belli ki insanlığın; zevk, bilgi, ahlak gibi varoluş temel şartlarında uç vermiş zeminlerde gezindiriyor kalemini...muhayyilesinin ufkunu yarmak istercesine...daha doğrusu bir rüyaya uyanmak istercesine..
sayıklamaların bir rüyaya dönüşmesini istercesine..
sayıklamak makamı muhterem bir mekandır..
sayıklamak ama gerçekten ateşler içinde sayıklamak,ham bilginin eriyerek şiire dönüştüğü, hikmete dönüştüğü, irfana dönüştüğü muhterem bir mekandır..
şairin yüksek fırının gittikçe harlandığı intibaını aldım şiirden...
TÜM YORUMLAR (2)