Kandan Tahta Yol Yapti,
Zaten Zİhnİyet Çapti,
GÜÇle ZulÜme Çikti,
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
Olgunlatip, PİŞİrdİ,
Yatip, Armut DÜŞÜrdÜ,
Manevİyat KaŞirdi,
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
BeŞbİn Vatan Kuzusu,
Hala Dİnmez Sizisi!
'nÜ' Yapiyor Bazisi!
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
Dİdİmden Marmarİse,
Kum TaŞindi Denİze,
Susun Bakİm, Nenİze?
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
Yazacak Neler Varda...
Hele Dur'versİn Şurda!
Mİllet AÇ, O Keyf Orda,
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ! ..
09.09.2007 /15.14.
GÖNÜL DOSTLARININ GÖNÜL İNCİLERİ:
Aylardan eylüldü;
Kardeşi görecek gözü kalmadı kardeşimin
Silahsız çıkacak gücü kalmadı.
Güvenecek hükümeti kalmadı kardeşimin
Uykuya güveni kalmadı.
Bebeğine geleceği kalmadı kardeşimin,
Gidecek komşusu kalmadı.
**********************************ender pehlivan******
Kamil Durmuşoğlu
Eylül yüreğimizde kapanmaz yara oldu. Hatırıuma geldikçe diyemiyorum, çünkü hiç hatırımdan çıkmıyor.
O birisini toprak kabul eder mi bilmiyorum.
Biz bölünmemesi, emperyalistlerin boyunduruğuna girmemesi için hala bütün varlığımızla çaba sarfederken NETEKİM o eyaletlerden bahsediyor.
Demek ki eyaletleşmenin yollarından biri biizi berteraf etmekten geçiyormuş.
Yorumumun gerisi bir şiirim ile olsun.
Yüreğpine sağlık.
Selam ile.
Kara Eylül Acısı
Gözyaşım galebe çalar gözümde;
Utanır yüreğim, saklar acıyı.
Eylül yangınları sönmez özümde;
Sonsuzluğa doğru ekler acıyı.
Geçit töreninde sanki şehitler;
Sürüklenir gider benden benliğim.
Kaynar yüreğimde, taşar ağıtlar;
Kaçar, firar eder benden benliğim.
Bir kara dehlizde yapıldı sorgum;
Duvarlar set idi feryatlarıma.
Yaralar kanardı, olmadı sargım;
Yıllar sığıyordu saatlerime.
Orda vicdanların en karaları
Sırtıma binerek yoruyorlardı.
Tenimde sönerdi sigaraları;
Yaralarıma tuz vuruyorlardı.
Kazındı aklıma, aklım yoruldu;
İzleri derinde, bir kara zaman.
Kırbaçların kırkı birden vuruldu;
Duyan olmuyordu, sessizdi figan.
Günü tanımazdık, zaman hep gece,
Kapkara tavanlar yorganımızdı.
Düğümlenir diller, demez tek hece:
Yerdeki ıslaklık al kanımızdı.
Hayallerim uçar giderdi benden,
Kara tavanlara dalar dururdum.
Atamazdım canı bir türlü tenden
Avuç ile saçlar yolar dururdum.
Yâri düşünürdüm molalarında.
Karşı koydu düşler darbelerine.
Her melanet vardı hilelerinde;
Direnmiştim çağın zorbalarına.
Gözyaşım galebe çalar gözümde;
Utanır yüreğim, saklar acıyı.
Eylül yangınları sönmez özümde;
Sonsuzluğa doğru ekler acıyı.-Kamil Durmuşoğlu
Çok yerinde bir eleştıri egemen sınıflar adına yapılan bun darbe halkı yozlaştımak içini boşaltmak emperyalist kültürü ülkede egemen kılmak için yapıldı ve tv yayınlarına bakıldığında başarılı olduğuda görülmektedir günümüz de halkın yanında düşüp ölene bakmamasının nedenide bu korkuyu hala üzerinden atamamış olmasıdır fevkalede başarılı bir çalışma kutlarım saygılarımla.-Cabbar Korkmaz
İrfankarapınar
Mükemmel bir taşlama.Döneme yapılan vurgu,yürekte pişen ironi,acıyla ve anılarla dertleşme...O dönemi zar zor hatırlıyorum.Fakat çekilen acıları,insanların gözlerindeki korkuyu,darbe zamanını,sokağa çıktığımızda askerlerin kovalayışını unutamıyorum.O dönemi yakından yaşamış ve çilesini çekmiş biri olduğuna inandığım sayın abimin,bu büyük ustanın şiiri fevkalade güzellikte...Tebrikler tam puanla...Saygılarımı sunuyorum.......İrfan Karapınar
Ey Nazende
Değerlerimize canlısı ile cansızı ile sahip olamamanın verdiği durumluluk hali bizde yumuşak karın oluşturdu. Dünyada ve ülkelerdeki paylaşım dengelerinin ve güç merkezlerinin, çıkarsal çelişmeleri bu yapıyı kaşıdı ve toplum içinden çıkılmaz bir polarizasyonla polarlandı. 12 Eylül bunun garip ve acı bir sonucu idi. Zaten şiir de bunu işlemiş. Saygılarla.
mesut gün
bu gün o gün
milletin milli duyguların katledilişi ve pkk ya hazırlanan zemin
acıı
onu biz harcanan jenerasyon iyi biliriz
zürriyetimizi kesti basiretsizler
iç
nazif
Yıllarca öncesi bir gazetenin bir 'püs notası' vardı.
Gazeteyi okumaz püf noktasını okurdum.
Sevgili şair, (sizin şiirleriniz) bu şiir; antolojin püf noktasıdır.Sık sık uğramaktayım-uğrarım.
İnşaallah o günler birdaha gelmez-tekkerür olmaz.
Sevgiler,başarılar.
muhsin yener
sayın 12 eylül büyüklerinin düşünçe ve istekleri gerçek oldu. sevgisiz, duyarsız,yarınsıs toplum yaratıldı.NİTEKİM“Asmayalım da besleyelim mi cunta zihniyeti 17 yaşındaki bir gencin ölümüne idam edilmesine imza atanlar 17 yaşındaki bir çocuğu niçin öldürür.? Bunların çocuk tacizcilerinden ne farkı var bilen anlıyan varsa bana bilgi versin lütfen....Sağcısı Solcusu. işkenceler yaşadı, ölümler oldu.Milyonlarca insan işkence ve zulme tabi tutuldu, baskı gördü, fişlendi, işten atıldı, kovuşturuldu. Onlarca yargısız infaz gerçekleşti....NİTEKİM son parlak fikirleri ile Kime kimlere hizmet ettikleri ortadadır.Cunta Emperyalizme hizmet etmiştir..olan oldu karabasanlar bastı.. Devletten korkan halk, zorunlu din dersleri, devletin her kademesine hakim olan imam hatipliler, yargılanamayan 12 Eylül katilleri.....Zorla kabul ettirilen 12 Eylül Anayasası hala yürürlükte..... Türk gençliğini düşünemeyen, sorgulayamayan, ülke meseleleriyle ilgilenmeyen, sadece belli heyecanlar peşinde koşan, sadece tüketen gençler yetişmesine sebep oldular..İstedikleri oldu..KUTLARIM
Zülfikar Yapar Kaleli
Bekçi.! ! !
Bir gün garip köye geldi birisi
''Muhtar ben, aza ben, bekçi ben'' dedi
Yavruları yedi sansar çerisi
''Kanun ben, ceza ben, bekçi ben'' dedi
Dedi ki: ''Size ne vatanı sevmek
Size mi kalmıştı Fatih'i övmek?
Ne demek be, milli devlet, ne demek!
Şehir ben, kaza ben, bekçi ben'' dedi
''Var mı, daha var mı, bir şey diyecek?
Söyleyin, kaldı mı baş eğmeyecek?
Yavruların eti varken yiyecek
Başlarım tuza ben, bekçi ben'' dedi.
''Evinizi, barkınızı yakarım
Sizi tutar hücrelere tıkarım
Sanmayın ki yaşınıza bakarım
Beklemem yaza ben, bekçi ben'' dedi
''Muradı gözünde olanlar varmış
Açmadan, zamansız solanlar varmış
Aldırmam, muratsız kalanlar varmış
Geline, kıza ben, bekçi ben'' dedi
Bir taraf çakırkeyf bir taraf ah ah
Bir yanda toy düğün bir yanda eyvah
''Devleti seveni öldürün mubah
Aldırmam naza ben, bekçi ben'' dedi.
Zülfikar Yapar Kaleli
hasanulusoy
eyvallah ağam...
mahlukatın en irisi,
zulmün fikir çerisi,
at başının birisi,
Marmariste yatıp dursun,
Tiz perdeden ötüp dursun... selamımla...
Türkoğlu-Dursun Elmas
BOP'u Türkiye'de ikdidara taşıyan,unsur 28 Şubat değil kara 12 Eylüldür.
Türkiye'nin federasyona geçiş temelleri netekim onun eseridir.
Suçsuz günahsız yavruları denge sağlamak adına DARAĞAÇLARINA gönderen o şarap kokan şerefsizlerdir.
Yüreğim sancıdı yine...
O günlerde gardaşlarım hücreleri, zindanların beton ve taş duvarlarını tırmalayarak kan izleriyle ülkem adına ağıtlar yazdıkları,hatıra bıraktıkları acılı günler aklıma geliyor... Dayanamıyorum vallahi.
Bir de o mücadele yıllarında rüştünü isbatlayamamış, mevzi birliğinde yerini alamamış kaçkın yürekliler,kuş beyinlilerin başımıza çöreklenmesine tahammül edemiyorum.
Ama hesabımız bitmedi. Hesabı Mahşere bıraktık.
Taş medreseyi YUSUFİYE yapan Yusuf Yüzlü gardaşım İlhami ERDOĞAN sizin hakkınız ödenmez bilesiniz.
Bilmese de küresel bağımlı boğazı tasmalılar.
Gözlerinden öpüyorum...
insan unsurunu hiçe sayan,bütün darbelere,diktatörlere ve adı ne olursa olsun tüm ideolojik vesayet rejimlerine karşıyım.....ve bunları destekleyen,gücünü halkından değil,menfaate dayalı,göbek bağı ile bağlı olduğu rejimden beslenen medya patronlarına ve onların sözde aydın geçinen tetikçi kalemlerine de karşıyım.....ben dünyada, insani normlar adına ne varsa bizim ülkemizde de olması için çalışan,halka ve demeokrasiye dayalı siyasetçiyi,vatanı ve milleti için çalışan iş adamlarını,halkının gerçekten aydınlanması için yazan çizen ve üreten entellektüel aydınları severim.....rejimin adı ne olursa olsun gerisi hikayedir...kutlarım düşünen yüreğini...saygılarımla....ibrahim yılmaz.
benim yıldızım
LAF GEDİĞİNDE OZANIM.
NETEKİMLER BİTMEDİKCE BU VATAN KURTULMAZ SANIRIM...
KEŞKE NETEKİM HEP YERİNE KALSAYDI ÇIKMASAYDI KÖŞKLERE SANIRIM DAHA AĞIR OLURDU..MARMARİSTE BİR BAŞKA ANILIRDI.. BELKİ DE.. YA DA HİÇ OLMASAYDI BEEE.. TEBRİKLER OZANİLO... BU PUAN 12 EYLÜL MAĞDURLARINA.. GÜLCE ŞEREN
Deniz ENGİNİ
SEVGİLİ DOSTUM, ABİİM
NETEKİM BU İNSAN BEDENİNDEKİ DEFOLU KAREKTERLİ 16 (ÇOCUK) YAŞINDAKİ KİŞİYE İDAM VERİRKEN ELLERİ TİTREMEYEN BU ADAM OLMADIK...
DUYDUN MUUUUUU? ? ? NÜ ÇİZERKEN ELİ TİTRİYORMUŞ BU............! ! !
BUNUN ÜÇÜN ESKİLERDEN KALMA BİR ALIŞKANLIK OLDUĞU ÜÇÜN ELLERİNE DE BİR DARAĞACI KURMUŞ...
ŞEY ÜÇÜN ASACAKMIŞ... EEE TİTREMESİN DİYE... KALEM KIRARKEN ÇOK TİTREDİ YAA
NETEKİM ÖYLE DE OLDU...
NETEKİM, BEN DE BUNUN ÜÇÜN DİYOM Kİ,
SEVGİLİ ABİİM, SUSMA
HEP SESLİ KAL.... KALMALIYIZ.
DENİZ ŞAHİNOĞLU
Mehmet Gıyasi/Ozan Nevzat
'zorla gel
reyle git
devranda gel-geçtir eylül'
Gelir geçerler, gerekenler yazılır devran döndükçe.
Selam ve dostlukla.
Şemsettin DERVİŞOĞLU
Denge deyip yaktılar bağrını nicelerin
Sorulacak hesabı dev gibi cücelerin
YÜREĞE SELAM, HAKLI BİR KELAM.
OZAN KARDEŞ. NE DESEM AZ GELİR, YAŞAYAN BİLİR İŞTE.
12 eylüldü yaş 16 ekmek parası peşinde işimize yetişme telaşıyla mamak çarşıya indik. darbe olmuştu. biz ekmek derdinde paşalar netekim milletin geleceğine el koyma derdindeydiler.
kim ki bu milletin değerleriyle uğraşmış ve geleceği ile oynamışsa, şükür yaradan onlara daha bu dünyada dersini vermiştir.
Allah o günleri yaşatmasın. -Hıfzı ÖZBEKMEZ
coolsondurak09
bende eylülle ilgili birkaç satır karaladım takdirinize,ayrıca bu duyarlı yüreğinize ve güzel şiirinize kutluyorum Allaha emanet olunuz.
Kara Eylül
Dertlerim dorukta, anılar isyanda.
Yıldızlar sönük, güneş batmakta.
Halil’im darağacını kendi çıkmakta.
Geldi yine yüreğimi acıtan kara eylül.
Çağırdılar hocaya nikâh kıymaya,
Melekler şahit, çifte nikâh kıyıldı.
Takı adetten, boğazına ilmek takıldı.
Geldi yine yüreğimi acıtan kara eylül.
Darağacına gitmeden gelinlik istedi.
Selçuk’la Halil’im kefenim demişti.
İlmiği boynuna kendi elleriyle geçirdi.
Geldi yine yüreğimi acıtan kara eylül.
Onlar şehit oldu, mekânları Cennet.
Kalem kıranlar size zül, size zillet.
İlmiği kendi boynunu geçirdi devlet.
Geldi yine yüreğimi acıtan kara eylül.
Kara eylül ağartın simsiyah saçlarımı.
Astın fidan gibi gencecik gardaşlarımı.
Onlar millet, onlar devlet, onlar Alp di.
Geldi yine yüreğimi acıtan kara eylül.
Her eylül yaklaştıkça içim yanar ha yanar.
Nasıl unutulur Cengiz, İsmet, Mustafalar.
Hele Ali, Cevdet, Fikri, Ahmet Kerseler,
Geldi yine yüreğime acıtan kara eylüller.
Bunlar şehitler, Allaha koşarak gidenler.
Hani müebbetler, korkunç işkenceler?
Nerde zindanlar, yetimler, öksüzler?
Geldi yine yüreğime acıtan kara eylüller.
Sanma saçlardaki aklar ihtiyarlığımdan.
Her beyaz saçta var bir şehit hikâyesi.
Kalan siyahlar ise matem, yas hatırası.
Geldi yine yüreğimi acıtan kara eylül.
Ahmet Keleş
onurumsun.Türkan DİNÇER.
Bizler millet olarak bizleri yaptıkları ile olduğumuzdan çok daha kötü duruma düşürenleri her zaman alkışlamış ve en güzel yaşamı sunmuşuzdur. Onu yargılamak şöyle dursun her gün över duruma gelmişizdir. O zaman sözünü ettiğiniz kişinin marmarislerde gününü gün etmesi gayet doğal değilmidir sevgili dost.
İnsanlar hakedildiği şekilde yönetilirlermiş. Bu sözü çok severim. Sanırım biz böyle yönetilmeyi hak ediyoruz.
Kutluyorum kaleminizi ve yüreğinizi. Saygılarımla
Mertlerin Efendisi / Arap kurt
yaş on beşti netekimciler geldiğinde
10 eylülde karakolda yaşı küçük diye bırakmıştı polisler netekim beni
eğer iki gün sonra olsaydı belkide sallandıracaklardı netekim beni
çakar almaz tabanca iğnesi kırık
netekim mermi yoktu ateşi sönük...
saklananlar kahraman oldu
ya vekil ya koca adam... garibanı astılar boşu boşuna netekim...
mamak yakındı duyardık bir ses
netekim bağırırmış hep boş boş...maksat hasıl oldu çıktı anayasa
netekime dokunamadı ne general nede paşa....))
ilo dokundurmuş..kızmasın sonra
nü lerini beleşe satar fırçada boya..)) gibi
güzelidi gurban...netekim
Ozan Serafettin Hansu
duyarlı yüreğinize saglık, taşlar yerli yerinde olmuş,halk susmamalı hep konuşmalı, her yerde evde okulda sokakta her yerde halk konuşmalı,,
kalemin daim olsun ozanım,,
hayırlı ramazanlar diliyorum,,
gurbetten sılaya
selam ve dua ile..
Cumhur Karaca
Dinamitlendi gelecek. Bundan ötesi var mı? Hazan mevsimi Eylül. Yazık ki hazana yenik düştü çocuklardan emanet aldığımız vatan.
Söylenecek çok şey var ammaaa.. Yutkundum, kaldırım kenarına nü bir resim bıraktım. Tükürecek kadar değilim. Aynı çağrışımı yapar zaten. Kahrolası 12 Eylül! !
Tebriklerimle. Cumhur Karaca
rondo. ramazantopoğlu
'Anlamlıysa ölüm, yaşamak kadar güzeldir' demişti idam edilenlerden Hıdır Aslan. Asılmadan önce son yazdığı mektupta.
Ozan İlo'nun dilinde Eylül utanmış.
Utandırılmış.
Aniden büyük harfe dönüştürülmeyle de yaratılan dalgalanmalar, dalgalar pek yakışmış.
Allah hatalarımızla Ozan diline düşmekten korusun.
Burhanettin Akdağ // -Siyah+Beyaz
BeŞbİn Vatan Kuzusu,
Hala Dİnmez Sizisi!
'nÜ' Yapiyor Bazisi!
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
Ah be İlhami gardaş, yangın demek az düşer bu kara acıya.
Ne dense az gelir, sözün bittiği yerdir Eylül, nice fidanların daha serpilmeye fırsat olmadan kurutulması, çatır çatır yakılması.
Mübarek günler hürmetine birer Fatiha okumalıyız. Amin.
Bu da benden olsun yiğidim, selam ve dua ile.
************************************************************
&&-\\Dertliyim Ben Her Eylül'de//-&&
Her Eylül yağmurunda
Kan dolar çaresiz hüznüme
Oluk oluk dizilir kızıl yaşlarım
Süzülür pınarlarımdan yaslı ağıtlar
Atar beni hüznün uçurumundan
Acımadan, bıkmadan her Eylül’de.
Çok yıl aktı acılarımdan
Belimi kıran Eylül’den bu yana
Gücüm kuvvetim devrildi sırt üstü
İki büklüm yığıldı çıkmayan nefesim
Söküldü yerinden koca çınarlar
Teker teker kara toprağa gömüldü umutlarım.
Unutamıyorum, yanıyor ruhum
Parçalara ayrıldım Eylül esaretinde
Alevlerin hırsı yuttu benliğimi
Yarınsız hasretleri soludu gönlüm
Korkularımı karanlık akşamlara yazdım
Kelepçe vurdu sevda türkülerine dillerim
Yıkıldı burçlarım temelinden
Sıcak güzlerde buzlandı sabrım
Kilitlendim karmaşık labirentlerde
Mezar taşım oldu umutsuz yarınlar.
Toza dumana bulandı saf emellerim
Kim bilir hangi hazanın kanadından
Bilinmez baharlara savurdu rüzgarlar
Ses çıkmıyor pas tutmuş yüreğimden
Olmayan yeni bir sevdanın beklentisine.
Doğmayan güneşe küskün sabahın aczinden
Karanlıkta buhar oldu hayallerim
Tutulan soluğumun sessizliği her dem
Kapkara çöktü mevsimsiz yarınlarıma
Titrek esti derdinden zaman rüzgarı
Buğulu aynanın gizemli loşluğunda.
Dermanım kalmadı umarsız çöllerde
Ağlıyor perde perde yıkılan hayallerim
Ne gül yüzler soldu ıtırlı gecelerde
Sular çekildi filizlerin bağrından
Dallarımda kuruyan sızılarım
Ekşitti ağız ve yürek tadımı.
Buruk soluyorum zamanı
Bedbaht ve sıkkın geçmişimden
Yönünü bilmeyen ayazlı gecelerin
Sabaha ermeyen kara şafağından beri.
Ne yaşamaktan bir şey anladı ruhum
Ne de sevmekten zevk aldı gözlerim
Hayata küskün, buruk kalbim.
Yıldırımlar kuruttu andımı
Yanmadan küllendi figanım
Hayallerimi bezdirdi acılarım
Hep muzdarip ruhum Eylül kasırgasından
Düşmanım yıllardır ben bu derdimle
Hasretlikten çekilmiş can suyum
Kalmadı ki yaş gözümde, söndürsem
Serinlemeyen, prangalı yangın gülüşlerimi.
Gidenlerin yokluğuna mı ağlasam?
Kalanların kaderine mi?
Hangisine önce yansam, bilemiyorum?
Yansam adam akıllı da, harlansam
Yıllar mı az gelir teselliye?
Çıkmaz sokaklar mı varmaz menzile?
Yoksa haklı geleceğim mi sebep bunlara?
İçim yanıyor, dertliyim ben her Eylül’de…
(12.09.2006)
Burhanettin Akdağ
incecik bir yerinden tutun zamana
bu ülkenin halkı kendisi için mücadele etmiş olanlara sahip çıkmadığı sürece ezilmeye sindirilmeye kandırılmaya devam edecektir.onlarda gençti bu ülkenin ekmeği ve suyuyla büyüdüler tam bağımsız borçsuz özgür çocuklar için geleceklerini verdiler. halkımız onlara sahip çıkmadığı gibi bu insanlara saldırark bugünkü tabloda tarihte utanç yerini almışlardır.ne mutlu halkıma kominizm gelmedi ülkeme.yeni nesil borçsuz ve ülkem tam bağımsız nemutlu bizlere.insanların sindirilme işini üstlenenler görevlerini yerine getirmenin mutluluğu içinde ağa babalarının karşısında uslu çocuklar olduğunu gösterdiler öyle ki daha 17 sinde lise öğrencisini bile 2 ay gibi kısa bir sürede yargıladılar,yaşını büyüttüler ve halka göz dağı verdiler aman ha sizide böyle yaparız dercesine
İŞTE EN HAFİFİNDEN BU ÜLKEDEKİ DARBELERİN AÇIKLANILABİLEN BİLANÇOSU DARBE SEVER CUNTACILAR BUNLARIN İYİ ŞEYLER OLDUĞUNU VE BÖYLE KAOTİK ŞAİBELİ HESAPVERMEYEN BİR YÖNETİM ÖZLEMEKTELER
Kayıt Tarihi : 10.9.2007 20:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İŞTE EN HAFİFİNDEN BU ÜLKEDEKİ DARBELERİN AÇIKLANILABİLEN BİLANÇOSU DARBE SEVER CUNTACILAR BUNLARIN İYİ ŞEYLER OLDUĞUNU VE BÖYLE KAOTİK ŞAİBELİ HESAPVERMEYEN BİR YÖNETİM ÖZLEMEKTELER
ama içine girildiğinde yüreklerin ne kadar büyük, bir o kadar duygulu olduğu farkedip baka kalıyorsunuz öylece. çok sevdiğim bir üsatadın şiiriyle başladım buraya. şimdi gördüm ki burası üstadların toplandığı yer. yüreklerin açıldığı, dostlara buyur edildiği yer. allah hepinizden razı olsun. o güzel kaleminizden çıakn yazıları bizlerle paylaştığınız için.
selam ve sevgimle
MUMKÜN DEYİL
YÜREYİNE SALIK
Hala Dİnmez Sizisi!
'nÜ' Yapiyor Bazisi!
Netekİm O Bİrİsİ,
Mahlukatin İrİsİ!
Ah be İlhami gardaş, yangın demek az düşer bu kara acıya.
Ne dense az gelir, sözün bittiği yerdir Eylül, nice fidanların daha serpilmeye fırsat olmadan kurutulması, çatır çatır yakılması.
Mübarek günler hürmetine birer Fatiha okumalıyız. Amin.
Bu da benden olsun yiğidim, selam ve dua ile.
************************************************************
&&-\\Dertliyim Ben Her Eylül'de//-&&
Her Eylül yağmurunda
Kan dolar çaresiz hüznüme
Oluk oluk dizilir kızıl yaşlarım
Süzülür pınarlarımdan yaslı ağıtlar
Atar beni hüznün uçurumundan
Acımadan, bıkmadan her Eylül’de.
Çok yıl aktı acılarımdan
Belimi kıran Eylül’den bu yana
Gücüm kuvvetim devrildi sırt üstü
İki büklüm yığıldı çıkmayan nefesim
Söküldü yerinden koca çınarlar
Teker teker kara toprağa gömüldü umutlarım.
Unutamıyorum, yanıyor ruhum
Parçalara ayrıldım Eylül esaretinde
Alevlerin hırsı yuttu benliğimi
Yarınsız hasretleri soludu gönlüm
Korkularımı karanlık akşamlara yazdım
Kelepçe vurdu sevda türkülerine dillerim
Yıkıldı burçlarım temelinden
Sıcak güzlerde buzlandı sabrım
Kilitlendim karmaşık labirentlerde
Mezar taşım oldu umutsuz yarınlar.
Toza dumana bulandı saf emellerim
Kim bilir hangi hazanın kanadından
Bilinmez baharlara savurdu rüzgarlar
Ses çıkmıyor pas tutmuş yüreğimden
Olmayan yeni bir sevdanın beklentisine.
Doğmayan güneşe küskün sabahın aczinden
Karanlıkta buhar oldu hayallerim
Tutulan soluğumun sessizliği her dem
Kapkara çöktü mevsimsiz yarınlarıma
Titrek esti derdinden zaman rüzgarı
Buğulu aynanın gizemli loşluğunda.
Dermanım kalmadı umarsız çöllerde
Ağlıyor perde perde yıkılan hayallerim
Ne gül yüzler soldu ıtırlı gecelerde
Sular çekildi filizlerin bağrından
Dallarımda kuruyan sızılarım
Ekşitti ağız ve yürek tadımı.
Buruk soluyorum zamanı
Bedbaht ve sıkkın geçmişimden
Yönünü bilmeyen ayazlı gecelerin
Sabaha ermeyen kara şafağından beri.
Ne yaşamaktan bir şey anladı ruhum
Ne de sevmekten zevk aldı gözlerim
Hayata küskün, buruk kalbim.
Yıldırımlar kuruttu andımı
Yanmadan küllendi figanım
Hayallerimi bezdirdi acılarım
Hep muzdarip ruhum Eylül kasırgasından
Düşmanım yıllardır ben bu derdimle
Hasretlikten çekilmiş can suyum
Kalmadı ki yaş gözümde, söndürsem
Serinlemeyen, prangalı yangın gülüşlerimi.
Gidenlerin yokluğuna mı ağlasam?
Kalanların kaderine mi?
Hangisine önce yansam, bilemiyorum?
Yansam adam akıllı da, harlansam
Yıllar mı az gelir teselliye?
Çıkmaz sokaklar mı varmaz menzile?
Yoksa haklı geleceğim mi sebep bunlara?
İçim yanıyor, dertliyim ben her Eylül’de…
(12.09.2006)
Burhanettin Akdağ
TÜM YORUMLAR (45)