Sararan yapraklarda göğerir hasretler.
Yine de kızılca bir ümit sarar yaşamı.
Ömür elinden daha sıkı tutar, geçmişe inat.
Solan yapraklar düşmek istemez gibi daldan,
Hayâline dalar gelecek baharın.
Köşebaşı hayallerde buldum kendimi.
Yeni keşiflere uzandim.
Benli yolculukların kaptanıyım.
Yıllar, en dost tanığım.
Paha biçilmez günler,
Sonu görünmez yollar,
Ruhum gökyüzünde uçurtma uçurup
salıncakta sallanan çocuk hala...
Kelebeklerin peşinden koşan umut,
güneşi görünce gözlerini ovalayan
yüzüne yağan yağmur tanelerini kovalayan
heyecan adım...
Bulutlu bir hava gökyüzünde.
Serin ve bir o kadar da dingin.
Huzurlu bir sessizlik hâkim sokağa.
İçimde bin yılın yorgunluğu dinlenmede.
Sükûneti seviyor ruhum.
Hengâmeden uzak gönlüm.
Mutluluğa da şiir yazılır mı ustam?
En çok, mutluyken mi kaçar ilham perileri?
Deneyelim dedi içimden sesin biri.
Görelim öteyi beriyi.
Ne yani hep hazan mı hasret mi olmalı gönül?
Hep kül içinde harap mı olmalı ömür?
Alıcı kuşlar dönüyor başımda.
Bir ihanet damgası yemiş kader.
Sarsıcı poyrazlara eş, canım dişimde.
Kopuyor sanki bağım eski bir fotoğrafla aramda.
Yüzüme yansıyan ay ışığı gençliğim.
Gençliğime hükmedemez, küskünlüğüm.
Mahmuzlu ışıklar altında çınlıyor kalbim.
Kavı sönmüş bir ocak şimdi bedenim.
Yalnızlar rıhtımından bakar geçerim.
Ellerin nerde ey dost, sen nerdesin?
Kulağıma konan serçe tınısı sözlerin.
Renklere boyasam dünyayı,
Barış, huzur olsa adı.
Kim anlar bu rüyayı,
Akan gün bir güvercin olsa.
İnsanlık için sevgi, hoşgörü, kardeşlik
Yedi renk gökkuşağı gibi
Şarabi gece, avutuyor matemi.
Rıhtımdan, kol açıyor gemi.
El sallarken sana, sabahın demi.
Kim gelir bilinmez, sahilden geri.
Sağ salim bir yalnızlık, yeniden hepsi
Dev camları vardı evlerin,
Üst üste dizili, devrilecek kuleler gibi.
Mistik ahenkli çatıları vardı.
Zarafet kokan gizemli şatolardı.
Muteşemdi yaşamları.
Prens,prenses masallarıydı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!