Felluce’den sonra...
Ormana gidin,
ağaçtan ev
kumdan cam yapmaya.
Ey sevdası ölüm, ölümü dirim toprak!
Yazgın mı
ferman mı uyuduğun yosma tenli sunak?
Hepsi kaç çocuktuk bir de nifak ah!
Urumeli’nden Kâbe’ye yol uzak.
Sürgün verdi nadasa bıraktığım yıllar.
Kolay değil hesaplaşmak geçmişinle.
Çay kokan her sabaha
iftarı olmayan bir oruçla uyanmak...
Çelik perdeleri monologla yırtarak
Phileastin: Doğu aşkı içinde. / Okunuşu: Filistin.
Ayakkabılarını çıkardı Musa.
Kutsal Tuva Vadisi’ne. Yürüdü.
Aradığı ateş.
Şimdisi ölmez zamanın.
Yangındır ten yarası.
Üşütür dağı güneş,
suya dönen kar.
Değişimdir halden hale
geçen alem. Çok haneli sayılara
Cenazem kalkarken ikindi sonrası
hatırım kalsın yanında bir gülmelik.
Gündüzü kahramanın mağlûptur gecesi.
Şimdi bağır çığlığımın ince ucundan.
Ah ölmekler, yaderk ateştir hücrelerime.
Aşkın intiharını boynuna asan
asasına dayanır dostluğun. Çıkar seni
dere tepe yürüt, ölümden döndür, ah! Yengeç izleri
bedenin.
Ağzın acı tadı diye
Sevinçle topladım sesini.
Yukarısı, kış dönümü ayaz.
İpek mi ateşe suyun diyeti?
Ah, kırılmıyor rengin belleği.
Otur şöyle karşıma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!