Canlı sineğin uçmadığı
Tek yaprağın kımıldamadığı
Tenha ıssız bir sokağın sonunda
Bir parça umutla açılan
Umutsuzluğun adresidir bu dört duvar
Sağında solunda önünde arkasında
Her boyda her türde her renkte her kokuda
Pahada hafif sayıda fazla binlerce nesne var.
Alınan her nefesle güçlenip yaşanan ölümsüz bir aşk
Her dakika tekrarlanan tekrarlandıkça kazınan bir isim
Yürekten ve gözden kaybolmayan melekleri kıskandıran bir resim
Ve nameleri kulaktan hiç gitmeyen türkü tadında bir sesle
Tek tek kolilerden çıkarılarak
Raflara konup askılara asılırken
Bende benden öte bir can yaşadığıma şahit olan
Ama şahitlik edemeyen nesneler…
Sabahın yedisinde
Eşek sudan gelesiye dayak yemiş gibi,
Olduğu yere yığılmak üzere olan bir beden..
Kurşun külçeleri yüklü,
Adım atmaktan aciz ayaklar..
Hedefi şaşıracak kadar titreyen ellerle
Sanki bir başkasının zoruylaymış gibi
Kapı açışıma şahit olan nesneler….
Buram buram terleten bu nemli bu sıcak dört duvarın,
Kış ortasında kulağımda telefon
Bir uçtan bir uca dolaştığım sahilden daha sessiz daha ayaz olduğuna
Bastığım kumdan daha ıslak,
Oturduğum taştan uzandığım çimlerden daha soğuk olduğuna
Ateşler içinde donduğuma şahit olan nesneler
Her bunaldığımda her canım yandığında
Gidip yüreğimi dinlediğim
Hıçkırıklarımı çıkabildiğince özgür bıraktığım
Yaşlarımı coşabildiğince akıttığım kara dağdaki
Dibi görünmeyen o uçurum kadar yüksek
Bir o kadar ıssız ve eğreti.
Çoban çökerten dikeni kadar iğneli
Kayalar kadar sert olan bu koltukta oturup
Tek noktaya bakarak tek güzelliği yaşadığıma şahit olan
Ama şahitlik edemeyen nesneler.
Hem cinsi komşusundan,ağzı süt kokan çocuğa kadar
Sanalından rüyasına,gelmişinden geçmişine kadar
Giydiği elbiseden kullandığı eşyasına kadar
İçtiği çaydan yediği yemeğe
Saçına değen taraktan ayağına giydiği çoraba kadar
İlerleyen amansız kıskançlığıma şahit olan nesneler
Asırlardır görmemiş duymamış
Kokusunu almamış gibi yakan hasretine
Ağlarken bile azan arzuma
Yari hep haklı beni hep haksız bulan
Kendi kendimle olan hesaplaşmama
Sabah akşam diz çöküp ettiğim dualara şükürlere şahit olan
Ama şahitlik edemeyen nesneler.
Yaşadıklarım öyle zor öyle ağır öyle derin
Ve öyle sıra dışı ki
Geveze dilimden dökülenler deryada bir damla kalır
Kendimi paralasam yeminler etsem de
Yar dinler ama ne inanır ne zevk alır
Sadece benim saatlerce konuştuğum kalır.
Varsın dilim anlatamasın
Varsın her şeyi bilen gören bu nesneler şahidim olamasın
Varsın yüreğime sığan akıla mantığa sığamasın
Ben asla yorulmam asla bıkmam
Donarken alev alır yanarken buz tutarım
Acının içinden bal bulur yutarım.
Ey beni benden alan
Gönlümü çalan yar
Yüreğim ölesiye sımsıkı kavradı koru
Kolay sayıyor imkansızı ve zoru
Kıyamet kopsa dilimden silemezler bu tadı
Zaten kolay gelseydi aşk olmazdı bunun adı
Adem Durmazer
Kayıt Tarihi : 26.9.2012 14:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
Tebrik ederim
Yaşayacaklarınız,
Yaşadıklarınızdan daha renkli,
Daha hareketli,
daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüzü tebrik eder
Sağlık Afiyet Başarı dolu bir ömür
Yüce Rabbimden niyaz ederim
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
TÜM YORUMLAR (1)