Ağır bir romanda kurutulmuş gülüm
Şehirlere sığmaz biraktiğin hüzün
Sensiz efkarimi dağlar yüzüm
Alma ahımı bitsin bu kördüğüm
Yürek yangın yeri gülmez özüm
Figanim arşa varır kâr etmez sözüm
Sen gül yüzünle
Bekle beni akasya dolu penceremde
Maviliklere süren gönül hanemde
Sen gül hep
Güller açan yüreğinde
Simsiyah saçlarının kokusu
Sırça köşkte meyan tatlar
Gelsin paralar gitsin kızlar
Dul yetim öksüz, avel ne anlar
Garibanı ancak bulgur paklar
Sür savur döndür düzeni
Tut elinden gezdir güzeli
Bir ayrılık meltemiydi yuzume vuran
belki ademle havvadan kalan
Belki leyladan
Sızısı her mevsim kalbimde çağlayan
Belki bir aşk cümlesiydi
Çalan o şarkının nakaratindan
Bir damla suya hasret dudaklar
Islanir mi yagmurlarda
Tel tel kirpiklerden akan yaslar
Caglarken durulur mu bir avazda
İşi düşünce arayan dosttan
Insan görünümlü sırlı posttan
Ekinde biten ayrık ottan
Hayır gelmez kardeşim..
Zamanın da gelmeyen borçtan
Aracını yenileyen kocadan
Ey makber
Etme artık suizan
Yorgun dökük bu can
Canhıraş yollardan düşe kalka
Emaneti teslime bir adım kala
Vallahi sitemim yalnızca ah'dıma
Bir cocuk kalbiyle sevdim seni
Masumane gozlerle seyredalarken
Bir yetim ruhuyla tuttum ellerini
Gecenin ayazında uykuya dalarken
Ruzgarin ugultusu penceremi taşlarken
Sesinle avuttum gunlerin kederini
Bir söz bitimi son durak
Beni benimle bırak
Gözden dökülen son yaprak misali
Onu da salonda bırak
Mümkün iken yaşamayı
Haram ettin son lokmayı
Neden haindir onca bakışlar
Halbuki kara kış bile toprağı sırlar
Aynalar puri pak mı saklar
Gördüğün surette neler gizlidir
Neceler ömrünü bir kulla denedi
Onceleri aşıktı deli divaneydi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!