Eline ne kadar kalkan almalısın?
Cevabını bilmek yaşarken zordur
Kalkanı taşıyamaz bazen ince kollar; düşürüverir yere
Savunmasız kalınca kimler kimler gelir üstüne
Kolların şişmanlayınca kalkana ihtiyaç duymassın belki
Hani intikam kelimesi vardır ya; başkalarından çıkartırsın eskide kalmış öfkeni
yanlış hazırlanmış bir problemin
çözümü doğru olamazdı
uçmaya yeni başlamış bir martı
sahile vurunca,kırıntıları buldu
Bir simit kırıntısı
Bir yıl yetecekti ona
Beyniyle düşünen bir varlık olmak zor değildir
Beyni olan düşünür
Önemli olan düşünmeyi bilmektir
Güzel bir bebek dünyaya geldi
Büyüdü
Beyniyle
Ah şu kemirgenler
Mutlu kalpleri yiyip bitirirler
Asırlar geçsede doymazlar
Ruhun özgürlüğünü kıskanırlar
İşkence yaparlar,en insafsız duygularla
Ah şu kemirgenler
İnsan gibi görünür
Köpek gibi havlayınca
Kimliğini ortaya çıkarır
Ben buyum demesede
Sen o sun dedirtir
Biraz sakinleşince
Yeniden oluşuyor topraklar
Üzerinde filizleniyor bitkiler
Sevgi ve umut kardeşken
Kıskanç nefret dost olmaya çalışıyor
Nefret kökünü salıyor en diplere
Sevgi ve umudun yeri küçülüyor
Hep diyorum,düşünüyorum
Ben bu dünyaya ait değilim
Ait olduğum yer deniz midir
Dalgalarla sürüklenirim
Toprağın içinde mi yaşamalıyım
Ordan çıkmak isterim,boğulurum
Daha batmış güneşi görmemiş-,güneşin sıcağında
Çalkalanan bir sıcaktı belki bu
Durdukça yaktı insanlığı
Sen bilir misin soğuk gelince -; birdenbire
kavrulmayı beklemeyi
Yol arıyordu insanlık -; kapansa da her köprü
Korkmuyorum kimseden
Değneksiz yürürüm ben
Ne gülen yağmura inanırım
Ne de ağlayan güneşe
Başımda öten sivrisinek gibi
Doğduğumuz andan itibaren
Kokumuzu içine çeken anneler
Sıcaklığını çekinmeden veren babalar
Ağlamamız, gözlerinden akan yaştır
Gülmemiz, gözlerine vuran ışıktır
Büyüdüğümüz vakit
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!