Uzakları yakın kılardı senin bir sesin,
İyileştirirdi ruhumuzu sımsıcak yüreğin,
Zormuş,kabuk bağlamaz bir yaraymış hasretin,
Yaşayarak,yaşadıkça yanarak öğrendim...
Hayat imtihanlarla doluymuş meğer,
“Gidersen yıkılır bu kent, kuşlarda gider”
Demişti şair dizelerinde,
Sen gittin ve yıkıldı bu kent,
Dünya yıkıldı sanki üzerime,
Göç etti yüreğimdeki tüm kuşlar,
Bilmediğim ayrı şehirlere…
Toy sandım dünyayı,
Oysa ki ben hamdım,
Hüzünlerle yoğruldukça
Artık piştim sandım,
Ne yalan, na yavan, ne boşmuş hayat,
Zamanı gelince yanmak gerekirmiş,
Bin yıllık bir hüzün bu yaşadığım,
Çağlar boyu yürek yakan,
Yaktıkça çoğalan bir acı…
Kabuk bağlamayan bir yara,
Devası olmayan bir dert,
Hüzün kuşatması dört yanı…
Başımı her gece yastığa koyduğumda,
Bitiyor dünya telaşı o anda,
Başlıyor içimin dinmeyen yangını.
Gecenin hüznü de dolunca beynime
Uyumak ne mümkün bin bir düşünceyle,
Etrafımı sarıyor bütün hatıralar
Zemheri ayazımıydı yüreğimi donduran,
Kış güneşimiydi yoksa Şubat’ta canımı yakan,
Zor olsa da her mevsimde vedalar
Bir yanım eksik, bir yanım mahzunken
İçimdeki boşluk beni hep yaralar…
Alışamadık ansızın gelen ayrılığa,
Yüreğimin sızısı, gözümün nuru,
Canımın içi annem, nerelerdesin,
Yalanmış hayat, boşmuş meğer
Masal oldu şimdi yaşanan her şey,
Sensizliğin acısı tarifsiz bir şey,
Geri dön! desem… dönemez misin?
Zamansız bir gidişti diyor herkes,
Zamanı varmıdır gitmenin annem...
Yaşanmadan yarım kaldı herşey,
Yeşerir mi ümitler yeniden annem...
Sensizliğin acısı tarifsiz birşey,
Kolum,kanadım kırıldı sanki annem...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!