Geçmiş zaman kipi değil ki sevgi, olduğu yerden çıkıp gelmesin. Eşikte bekler sevgi. Gidilmez ve dahi dönülmez yolu yoktur. Duvak peşinde koşmaz sevgi. Sevgi duadır. Beklentisiz taş iskeledir. Ayağını basanın, ayağının altına türap olur. Sorgusuzdur, ama düşüncesiz değildir.
Bir ma hecesiydi su. Düştü dilimize. Ulandı i, mai oldu. Mana oğul verdi, sıvı oldu, mavi oldu.
Gel sana yakışan geceyi giy üstüne, deruni özgürlüğünü tak, taç niyetine saçlarına. Gece mavisi dizeler dökülsün taş kesilmiş yüreğime. Seyreylemek özgürlüğünü, köküm toprakta, gözlerim ufukta, yüreğim nasır tutmuş sevdanın ayak izinde.
Yüreğinin buğusunu düşür, karışsın denizimin tuzu ile genzimde. Kızılırmak’tan kaçtım. Yeşilırmak’ta yosun bağladım. Senin mavine döküldüm. Döküldüm aşk denen ummana. Damla idim, derya sandım kendimi. Derya idim, damlaya sığdırdım kendimi.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla