KÖR kuyunun derinliğinde, açmışsın perdeyi hayat gailesi adlı kurguya, inmişsin deli boğar sığlığa. Deli işte, boğuldu şaşkınlığında akıl. –akıl biraz olsun şaşırmalı, değil mi, deli?- Anlamsızlık tufanında, gemisini yapıyor deliler, akıl denizinde gözükmesin kara toprak. Batır italik yüreğine, bir deli yüreği dalga dalga geçsin metrajı belirsiz yokluğun varlığı, varlığın yokluğu cümle perdesinden. Deli’nsin dibi anlam verilen, tüm anlamsızlıklar. Anlamsızlık denilen tüm anlamlar sökün etsin saçma saçma, aklın tufanına.
Gömleğini üzerime giydir deli. Bol gelsin. Gömleğimi giy üzerine, dar gelsin. Yakışık almaz ya, böylesi daha delice. Cebinde “asal” közün kalmış olsun, cebimde bakışın. Bakışında gözüm kalsın deli. Gözümde özün.
Gülümsedim. Hayat gailesi denen sığlıkta boğuluyorken hiçlik, sordular, “neden gülümsedin”, “hiç” dedim. “Asıl” gülümseteni düşüne dursun akıl, gülümseten gönlümdeki “ asal”…
Bir varmış, bir yokmuş…
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta