İstanbul...
hüzünlerimin başkenti...
belki vakur ama bir yanı yaşlı..
yine kırılmış kırıkların kaynamış yerlerinden...
Galata feragat etti, kazanılmış haklarından...
çınarlar kaçtı, rüzgar olup dallarında dans eden ayıplardan
yıkık bir limanda demirlenmiş
köhnemiş adsız balıkçı teknesinde
bölük balıkçı ağlarına dolanık,çiroz ruhum...
Korkma! burnum kırılacak diye, kokmaz...
artık anımsanmayan anılarda bir hiçlik kadar,
bile değilim çünkü...
seni içimde bölerek büyütüyorum...
böldükçe çoğalacaksın
her anımda...
an gelecek bakacaksın
yayılmışsın evrenin tüm koyusunda maviliğe...
duyulmuş tüm tınılarda sen olacaksın...
ince bir tel ucundayım,
bağlanamadığım...
bakamadığım aynalardaki
sana...
çıplaktı
kadın...
paslanmış dudakların
izleriydi...
baktıkça kanatan,
dokundukça kanayan...
...
yüksünmüş sözlerim....
geçmiş,bitmiş
dediklerim
yalanlarınızdan birer perde...
asılı kalmışlar
Ben New Yorklu değilim..
Memleketi olmayan bir ezgiyim...
Kimi zaman
Goncasında bakire bir ağızda,ıslıkta...
Kimi zaman
Kanlı bir diktatörün manifestosuna yapılmış
Acılarımla
hainliğin,yalancılığın efesi gündüzümden
nasıl da sığınmıştım karanlığın sükut huzuruna
oysa ki
gece
-ki bilirsin emanet bıraktım
gök kuşağının kırık imgeli sol kanadına,
Yolcu adımlarımı...
Ne yazık...!
Adın dillerin kavruk ucunda kor(da) ...
bilmem ne vakitti
tühh!
nasıl da anımsayamadım...
? ? ?
aralık kalmıştı gönül pencerem...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!