bir gün gidersem uzaklara
yanıma üç şey almaya dikkat edeceğim
karaladığım mavi kabuklu defterimden bir şiir
bu günlerde yorgundur akşam gezmelerim
gün ışığı geçmiş beynime
masal anlatan artık ninem de yok
aslında mesele dinç kalabilmekte
akşamı hazır hissetmekte
yorgun akşamın ardından
güne varmıyor gözlerim
yüzümde ay yanığı
parmaklarım da gül dikeni
güneş bir başka yakar bu gün
sesim yayılır ateş olur
uçmak istiyorum
bir öğlen vakti gökyüzün de
güneşe doğru
onca gün
sabırla beklemişim
yemişim doya doya
ben küçük bir palyaçoyum
insanları güldürmeyi severim
ama benim de hayallerim olduğu unutulmuş
hani benim elma şekerim...
ben küçük bir palyaçoyum
bakın tek bacak üzerinde durabiliyorum
Haydi günün doğuşunu seyredelim
tanyeli sıcaklığını duyumsayarak
gözlerimizle sevişelim
ama hiç kavga etmeden
haydi günün batışını seyredelim
kum tanelerini düşünüyorum
sırt üstü kara/derede
dağ tepelerinden sesini duyuyorum
yaylacıların
kovan dolusu bal tadıyla
derenin hemen yanı başın da
Dizlerimden dünya dökülüyor
Omuzlarımdan feryat
Sözlerin bir başka bu akşam
Kırıcı olmadığı halde
Vurup geçiyor beynimi
Melek miydi neydi
Fener lambası altında
Masum başlar önsöz
Karanfil koku arttıkça
Mertleşir düşler
Bir pranga izi taşımasa da bilekler
Önsöz devam eder
sıcak bir gülüş
sempatik bir merhaba
gülen dişler
güneşi hatırlatır
geceyi güne devirdiğiniz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!