Çiçek almıyorum eve,
Biliyorum; çünkü kalıcı değilim bu evde.
Taşınırken diyorum ölürler.
Erteliyorum çiçek büyütmeyi.
Bak bu çok basit bi şey değil mi?
Ama, acı da bi şey...
Hayatı ıskalıyorum bu konar göçer hallerimden,
Soğuk bir memlekette lale, nergis dikmiştim saksılara,
O zamanlar doğayla inatlaşıyordum...
Biliyordum, insan sığındığı yerden düşünmez hiç bir zaman gideceğini...
Bakarki dağlar çevrelemiş gözlerinin değdiği ufku,
Oralarda gün erken doğar, gece fark etmeden gelirdi.
Bu sınırlar güven verirdi insana...
Sonra dağlar denizi olurdu oradaki insanların.
Türkü dinlerdi, gurbeti anlatan, aşılamayan dağların ardını düşleyen...
Söylesen birine; gitmek bu kadar mı zordu der,
Zordur ya...
Tutsaklığın korkuların olursa...
Bir serçesindir oralarda,
Hatta turna.
Turna: Narindir, güzeldir,düş gibidir oradaki insanlar için.
Yola koyulursun, gün devirirsin.
Alıştığın;
ama sonradan unuttuğun bir yerde bulursun kendini.
Hiç bir şey daha samimi gelmez sığınığından,
Yas tutarak yankılanmaktan nasırlaşmış hiç bir duvardan daha sırt dayanası olmaz hiç bir insan çehresi.
Artık yüzün hüzne yakışır olmuştur.
Sen umut edersin,
Hem gökten geçen uçaklara bakarak,
Acımazsın kendine...
Umut tek seçenektir, tek dost.
Sonra gün gelir aşarsın yolları,
Para verip nergis alırsın,
İnsanları gördükçe afallarsın,
Yalnızlık terk etmez seni,
Sadık bir aşık gibidir,
Çok emek verir,
Fedakarlığı boldur.
Önemli olan bir yerlerde doğanın kendini hızlı yenilemesi gibi,
Gözyaşların değdikçe yeniler seni.
Yeşerirsin, bahar gelir içine,
Soğuk bir memlekette.
Sığınağın çoktan yıkılmış, sığmamışsın içine...
Sesinde bir şeylerin izi kalmış,
İnsanlar şive diyor ama,
En çok nerede kıvrılıyorsa orada bir şey vardır bana göre.
Öğrendiğin şey; nasırlaşmak olur.
Nasır tutmuş nice şeyin varsa,
Seni sen yapan şeyler olmuştur artık.
Avucunun içindeki,kalbindeki ya da adımındaki...
Geriye sade sevgi kalır.
Sevgi, karşı konulmaz bir ırmak gibidir.
Yıkadıkça seni, aklanırsın,kırklanırsın, yeşeririsin, hayata bağlanırsın.
Soğukta kalmış dağların esintisiyle kalınlaşmış kabuğun sevgiyle açılan bir tohum gibidir.
Şimdi, gözlerinin ufkunda dağlar yok, insanlar var.
Benki zaman aşımına uğratarak getirdim bunca hüznü,
Kanser hücresiyle savaşır gibi mücadele ettim bunca derdi.
Atamasam da bilirim yüreğim sevmeye de sevilmeye de açtır.
Yaşamak mı, hayatta kalmak mı diye düşünmüşümdür hep.
Hala daha...
İsterim ki sevgim boş bir mağarada yankılanıp çarpmasın bana.
İsterim ki ağaç gibi büyütülsün,
Budasalar da daha çok dallanmam için olsun.
Uçakların geçişinde tattığım umudu düşün,
Gökyüzüne uzattığım dallarımla yaşayabileyim...
Ömer Gökçe 2
Kayıt Tarihi : 2.10.2018 14:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!