Yine gecenin ayazı işliyor iliklerime...İçimde bilinmeyen korkularım var...Üşüyor olmama aldırmadan,gelmeyeceğini bile bile...Bütün bir gece,üşüyen bedenimle seni bekliyorum...Sana bu kadar yakınken...Seni deli divane severken...Bana eziyet etmen niye? ...Her gece aynı film sahnesi...Her gece aynı son...Umutsuz bir bekleyiş...Ve gözlerden akan bir kaç damla yaş...Böyle bir aşkın karşılığı...Bu denli acı olmamalı...Evet,bende biliyorum...Bir araya gelemeyeceğimizi...Bunun mümkün olmadığını...Ama yazık ki şu gönlüme laf geçmiyor...ille de sen...ille de sen diyor...Keşke bende senin gibi aşkıma gem vurabilsem...Senin beni bensiz yaşadığın gibi...Seni sensiz yaşayabilsem...Olmuyor...Olmuyor...Seni sensiz yaşamak bana göre değil...İçimde coşkun fırtınalar koparken...Yüreğimi sakin sulara çevirebilmem mümkün değil...Ben sevdiğim zaman sevdiğimle olmalı,onun için ölümü bile göze almalıyım...Ne desem,ne söylesem boş...İmkansız olduğunu bile bile seviyorum...Bu gönlüm laf anlamaz...Söz dinlemez...Sevgine talip olmuş bir kere...Yine gün ağarmaya yüz tuttu...Ben ise uzun bir geceyi daha uğurladım...Ne zamana kadar sürecek,günü uykusuz gözlerle karşılamam...Nereye kadar böyle sensizlik...Nereye kadar böyle yalnızlık...Söyle nereye kadar...
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.