NEREYE KADAR? ...
işte yeni bir yıl daha
belki çabuk,belkide hiç geçmeyecek
koskoca bir yıl,
geçen yıldan farkı ne olacak ki
geçen yılların,
ondan evvelkilerinden ne farkı varki,
hayaller aynı,ümitler,beklentiler
yapılması gerekenler,sevgiler,dostluklar
en sonunda gene elin kolun bağlı,
yeni, ama öncekilerden hiçbir farkı olmayan şiirler.
artık bu yıldan birşey beklemeyeceğim
yüreğimde yeni ümitler,sevgiler,beslemeyeceğim
hayallerle dolu 365 gün geçirmeyeceğim
ama olmuyor ki,
nereye kadar? ...
yanlızlığı yaşamak,özünü benimsemek
kendinle barışık dansetmek,şarkılar söylemek,
gülmek,eğlenmek
nereye kadar? ...
bunlar hep yazıldı söylendi
ve de en fazlası
düşünülürken hep aynı noktada kalındı
nereye kadar? ...
artık yazmak,konuşmak,dans etmek istemiyorum
beklemekte yok,hayal etmekte
istemekte yok,vermekte yok,almakta yok
peki ne yapacağım?
hayatıma mı son vereceğim
hayır hayır,
çünkü yaşayıp yaşamamamında bir anlamı yok
şöyle güzel bir kafayı çeksem diyorken
ama sarhoş olup olmamamında bir anlamı yok
peki hemen yanı başımda ruhumu okşayan
Vivaldi’ye ne demeli derken,
burada durmalı
çünkü o,istemeden hep verdi
Mozart yanlızlığına,
Bach ağlamana,
Beethoven düşünmene,
Vivaldi dans etmene yardımcı oldu
Seninle güldü,
sana en güzel melodileri fısıldadı
ruhuna binlerce öpücükler kondururken,
dünyanın bütün çiçeklerinden bir demeti
gönlüne,yılbaşı hediyesi olarak serpiştirdi
ama nereye kadar dostlar,
nereye kadar? ...
çözümü olmayan soru olurmu demeyin,
alın size soru
sizden bir tek şey isteyeceğim
cevabını bileniniz çıkarsa
lütfen bana da söyleyebilirmi...
hayatta birşey beklemeksizin hep verdim,
herkesin çizmiş olduğu yolu gördüğümde ise,
beğenmeyip kendime yeni bir yol çizdim,
sonunu bilmiyordum
belki de yol,sonu olmayan kara boşluğa gidiyordu,
belki de aydınlığa...
bilmiyordum,
merak ettiğimde yoktu aslında
o yola girmek zorundaydım,hepsi bu...
karşıma çıkacak engellerden habersizdim.
zorluklara göğsümü siper etmem gerekirdi,
hepsi o kadar...
güçlüydüm dersem yalan olmaz
yalan olmaz çünkü bu günlere gelebildim.
tonlarca ağırlığındaki kaya parçalarını un ufak ederken
gücümden hiçbirşey kaybetmedim,
kaybedemezdim,
çünkü bir engeli aşıp diğeri ile çarpışırken,
sonsuzluğa sürüklenip yok olabilirdim.
Ne aşılmaz dağlar aştım,
ne şeytanlarla karşılaştım ardı arkasına,
ama hepsini elimin tersiyle ittim
ve bu günlere geldim.
şimdi aydınlığım,mutluyum
ama nereye kadar? ...
oysaki bu yola başlamadan sonunda ne olursa olsun
yanlız kalacağımı biliyordum
peki şimdi şikayetim ne?
sizden bir tek şey isteyeceğim
cevabını bileniniz çıkarsa
lütfen bana da söyleyebilirmi...
sizler benim karamsar yazdığıma bakmayın
içim güzeldir aslında,mutludur.
nedense rastlantımıdır nedir.Hep böyle geliyor.
zaten insanın içi güzel olmalı,
yaşamalı yaşanmamışları,kendinle konuşmalı,
şakalaşmalı,gülmeli durup dururken,
ve birdenbire kollarını açıp gökyüzünde,
o bulut senin,bu bulut benim
yıldızlarla köşe kapmaca oynayıp,
ruhuyla dans etmeli...
gülümseyen gözlerle bakmalı her zaman,
kin,öfke ve kötülüklerden de uzak durmayı ihmal etmemeli...
yeri gelince de en güçlü savaşcı kılığına bürünüp
ölüm çığlıkları ile saldırmalı onlara,
bazen de barış çubuğu uzatmalı,uzlaşmaya varmalı...
sevmeli,sevilmeli
tamam hepsi güzel de,
nereye kadar?
sizden bir tek şey isteyeceğim
cevabını bileniniz çıkarsa
lütfen bana da söyleyebilirmi...
neydi yılların getirdikleri?
yada,neydi yılların benden alıp götürdükleri?
yaşım gelmiş otuzuna,
beni otuz yaşına getiren neydi?
zaman durmuştu sanki
daha dün gibiydi çocukluğum,gençliğim
otuz yılın 24 saate sığdırılması nedendi?
anılar neredeydi? olmayan,kötü,berbat anılar...
sevgiler neredeydi?
hep aklıma geldikçe içimi kaynaştıran,
yaşanmayan, olmayan sevgiler neredeydi?
acaba bir 30 yıl sonra da 60 yılım iki günemi sığacak?
hayır hayır,buna izin vermeyeceğim,
çünkü ben bu filmi seğrettim ve
tekrar tekrar seğredip duran insanlardan da değilim.
sonunu gördüğüm,bildiğim yolu bilmiyormuş gibi davrananlardan hiç değilim.
peki ne yapacağım?
tabii ki yaşacağım derken,
inanın ki bende bilmiyorum.
sorular sorular sorular
hepsinin cevabını bulsamda,
nereye kadarın cevabını bulamam.
sizden bir tek şey isteyeceğim
cevabını bileniniz çıkarsa
lütfen bana da söyleyebilirmi...
yazılar,yasaklar,kahkahalar,hıçkırıklar,kaprisler,yalanlar
nereye kadar? ...
uzayı nasıl sonlandıramıyorsak bilmediğizden
bunu da sonlandıramayız.
ne gemiler kaldı limanlardan ayrılmayan
ne okyanuslar kaldı yelken açılmayan
ne acılar kaldı yaşanmayan
ama bir tek mesut kaldı ki
sevip sevilmeyen,
öpülüp okşanmayan...
Elveda şiirlerim,kalemim,kağıdım
elveda dünya,elveda insanlar,elveda hayat,
hayeller,beklentiler,acı,keder,hüsran,mutluluk ve gözyaşlarım.
yıldızlar,güneş,tabiat,dostlar vede en fazla,
elvada müzik.
benim gene bir yolculuğa çıkma vaktim geldi.
ama dur biraz daha vaktim var.
son bir sigara daha yakayım.
ne demiş şair?
'nasıl olsa sonunda ölüm var,
bari sen öldür.'
bak gene gülüyorum.
ölüme bile tebessüm edebiliyorsam pes yani.
komiktir,nereye kadar sorusunu bilen talihliye
% 49 verecekken,soruyu buraya kadarla çözen azrail,
benim tamamımı istiyor.
alsın
alsın bakalım
tepe tepe kullansın...
Kayıt Tarihi : 2.7.2009 15:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!