Benimle işin bitti mi?
Kapatıyor musun bütün kapılarını?
Nereye gidiyorsun?
Böyle ardına bakmaksızın apansız, sessiz, elvedasız...
Bir işin kalmadı mı sevmekle, sevilmekle?
Beni terk mi ediyorsun! ? …
Dur,
gerçeğin soğuk yüzüyle yüz yüze bırakıp beni,
gitme,
ne olur...
Çat kapı geldiğinde,
geleceğini kimse söylememişti;
şimdi gidişini sen mi söylüyorsun?
Hayır sevgilim, hayır, gidemezsin;
beni terk edemezsin!
Ağaçlar çiçek açmışken meyve meyve,
çiçek çiçek kokarken kelebekler,
bir nefes olup solumalısın nefesimi içine,
benimle bin yıl yaşamalısın nefes nefese
ve öyle gitmelisin nereye gideceksen! !
Madem durmuyorsun sözünde,
feshedeceğim akdi zaruretten,
saldıracağım burçlarına,
kıracağım kanatlarını,
seni doğduğuna pişman edeceğim! …
Sapık değilim elbet,
zorla sevişmeler olmayacak,
ama sen ayaklarıma kapanacaksın, bunun için!
Dur, dedim sana, dur! ...
Soruyorum son bir defa daha:
Damarlarımda sarhoşluk dolaşırken yakarak;
beni,
ayıltılamaz ayyaşlıklarla baş başa bırakıp,
gidecek misin, gerçekten?
Gitmene izin vermedim ki!
İzin vermiyorum da…
Nereye gidiyorsun? !
Dur!
Ne yapıyorsun?
Bırak onu elinden!
…/...
Çağrılıp geldiğinde teşhis etmek için,
beyaz örtüyü yüzümden indirdiklerinde,
gördüğün açık gitmiş bir çift gözse,
bak onlara dik dik;
anla ki,
ıstırap içinde ölmüşüm ellerinde...
Gene soğukkanlı bir katil gibi,
beni öylece bırakıp gitme sakın!
Otopsi kıyıcılığında parçalayıp;
bırakıverdiğin her meçhul karanlıkta,
her meçhul parçamdan
çaldı yağmur damlaları masumiyetimi…
Yaşamak daha acımasız ölümden,
morg çekmecelerinden çekip al
iç dünyamın yansımalarını!
Ve, öyle git, nereye gideceksen!
Kayıt Tarihi : 27.11.2012 23:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!