Nereye Böyle Şiiri - Bülent Arkan

Bülent Arkan
577

ŞİİR


71

TAKİPÇİ

Nereye Böyle

NEREYE BÖYLE

İçim vesvese dolu kaygımı paylaşan yok
Teselli kar etmiyor yüreğim küpten ağır
Kibir dolu yürekler nefsiyle savaşan yok
Gözlere mil çekilmiş, kulaklar hepten sağır

Yılanın başı büyük dünyayı esir almış
Düşmanın beklediği sırlar hain dilinde
Kırk ayaklı çiyanın kölesi sefir olmuş
Aleyhte çalışıyor kafir lain elinde

Benim yiğit Mehmet'im kelle koltuk savaşta
Tuzu kuru maşalar baronların döşünde
Ülke sırrını satan ajan yaltak revaşta
Mehmedimin postalı simonların leşinde

Dil suskun boyun bükük gözden süzülür yaşlar
Sessizlik hayra değil şerefsiz enselerde
Bir söz etmeye gelmez birden çatılır kaşlar
Kavgada hoyrat dudak istemsiz buselerde

Nefret tohumlarını saçmakta kirli eller
Asit yağmurlarıyla tohumlar çimlenmekte
Borazan gibi öter revaçta sivri diller
Ölüm uykusundaki bedbahtlar dilenmekte

Bakışlar nefret dolu aranır olmuş dünler
Yürekler küf kokuyor sevgiler sürünmekte
Adalet gecikiyor gam keder dolmuş günler
Hain başı saklanmış piyonlar görünmekte

Cehalet hat safhada payandalı felaket
Biz bizden uzaklaştık dikleştik yön safında
Bakan gözler görmez mi yolun sonu sefalet
Böyle devam edersek can mevta, ten definde...

Haziran 2017 Bülent ARKAN

Bülent Arkan
Kayıt Tarihi : 23.6.2017 23:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    Değerli hocam ben şiire toplumsal yönünden bakmak istiyorum.Şöyle ki!1. dünya savaşı ve öncesi üretim araçları şimdiye göre daha ilkeldi. Üretilen ürünler insan emeği ve makineler sayesinde üretiliyordu… Örneğin bir arabayı üretmek yüzlerce işçiyle yapılıyordu ve aynı fabrika yüzlerce arabayı üretmek için binlerce işçiye ihtiyaç duyuyordu. Ama şimdi makineler çok gelişti ve neredeyse birkaç işçiyle, gelişmiş robotlarla çok daha kısa sürede çok daha fazla araba üretilebiliniyor. Artık patronlar işçiye ihtiyaç duymuyor ve işsizlik her geçen yıl artıyor…Gümrük anlaşması yapılan ülke sınırları, ihracat yapan ülkenin milli sermayesinin kendi pazarını belirlediği sınırdır. O sınırı yani kendi piyasasını koruyabilmek için gümrük yasaları belirlenmiştir. Diğer ülkelerin ürünlerinin kendi piyasasını tehdit edemeyecek fiyatlarla içeri girmesi için belirlediği yüksek vergiler vardır. Bu sayede kendi piyasasını korumuş olur. Aynı zamanda sermaye kendi piyasasını koruyacak bir orduya da ihtiyaç duyar. Elinde tutuğu devlet yapısıyla ve yayın organlarıyla insanları kandırmaya başlar.

    Bu kandırma kurgusu, bazen milliyetçiliği bazen dini, bazende sosyal şovenistliği kullanır. Bu düşüncelerle kandırdığı insanları canla başla savaşacak yiğit askerler elde etmiş olur.

    Milliyetin için savaştığını sanırsın ama aslında sermayenin kendi piyasasını koruması için savaşırsın. Hiçbir işgalci güç işgal ettiği ülkenin bakkalın kasabın vb. gibi küçük esnaf ve emekçilerin mallarına el koymaz; İşgalci güçlerin asıl amacı yer altı ve yer üstü zenginlikleri ele geçirmektir. Hammadde piyasasını ellerinde tutmaktır. Aslında işgal edildik derken işgal edilen şey bizi dün sömüren zenginlerin piyasasıdır, bizim evimiz işimiz bakkalımız değil…
    Durum böyleyken biz kim için savaşmış oluyoruz, biz ne için ölmüş oluyoruz ? Sahi kim villadan çıkan şehit cenazesi gördü?Ne kadar manidar değil mi sevgili hocam?Devlet, sermayenin zengin sınıfı arasında deveran ettiği, o ülke sınırlarındaki ezen ve ezilen iki sınıf arasındaki egemen sınıfın yani patronların baskı aygıtıdır. Nitekim yasalarla kendi sömürü düzenini yasallaştırır. İşçilerin eylemlerine karşı baskı yasalarını egemen olduğu yasaları parlementodan çıkarır. Sendikaların yasaklanması, Var olan işçilerinin sendikalaşmasına izin vermeme, Ceza kanunları, Mezarda emeklilik yasası vs.Neyse bu kadar yeter sanırım.sonsuz saygılarımla kıymetli hocam..

    Cevap Yaz
    Bülent Arkan

    Şiirin önüne geçecek kadar düşündüren derin yorumunuza çok teşekkür ediyorum.

TÜM YORUMLAR (1)

Bülent Arkan