NEREYE BÖYLE
İçim vesvese dolu kaygımı paylaşan yok
Teselli kar etmiyor yüreğim küpten ağır
Kibir dolu yürekler nefsiyle savaşan yok
Gözlere mil çekilmiş, kulaklar hepten sağır
Yılanın başı büyük dünyayı esir almış
Düşmanın beklediği sırlar hain dilinde
Kırk ayaklı çiyanın kölesi sefir olmuş
Aleyhte çalışıyor kafir lain elinde
Benim yiğit Mehmet'im kelle koltuk savaşta
Tuzu kuru maşalar baronların döşünde
Ülke sırrını satan ajan yaltak revaşta
Mehmedimin postalı simonların leşinde
Dil suskun boyun bükük gözden süzülür yaşlar
Sessizlik hayra değil şerefsiz enselerde
Bir söz etmeye gelmez birden çatılır kaşlar
Kavgada hoyrat dudak istemsiz buselerde
Nefret tohumlarını saçmakta kirli eller
Asit yağmurlarıyla tohumlar çimlenmekte
Borazan gibi öter revaçta sivri diller
Ölüm uykusundaki bedbahtlar dilenmekte
Bakışlar nefret dolu aranır olmuş dünler
Yürekler küf kokuyor sevgiler sürünmekte
Adalet gecikiyor gam keder dolmuş günler
Hain başı saklanmış piyonlar görünmekte
Cehalet hat safhada payandalı felaket
Biz bizden uzaklaştık dikleştik yön safında
Bakan gözler görmez mi yolun sonu sefalet
Böyle devam edersek can mevta, ten definde...
Haziran 2017 Bülent ARKAN
Kayıt Tarihi : 23.6.2017 23:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu kandırma kurgusu, bazen milliyetçiliği bazen dini, bazende sosyal şovenistliği kullanır. Bu düşüncelerle kandırdığı insanları canla başla savaşacak yiğit askerler elde etmiş olur.
Milliyetin için savaştığını sanırsın ama aslında sermayenin kendi piyasasını koruması için savaşırsın. Hiçbir işgalci güç işgal ettiği ülkenin bakkalın kasabın vb. gibi küçük esnaf ve emekçilerin mallarına el koymaz; İşgalci güçlerin asıl amacı yer altı ve yer üstü zenginlikleri ele geçirmektir. Hammadde piyasasını ellerinde tutmaktır. Aslında işgal edildik derken işgal edilen şey bizi dün sömüren zenginlerin piyasasıdır, bizim evimiz işimiz bakkalımız değil…
Durum böyleyken biz kim için savaşmış oluyoruz, biz ne için ölmüş oluyoruz ? Sahi kim villadan çıkan şehit cenazesi gördü?Ne kadar manidar değil mi sevgili hocam?Devlet, sermayenin zengin sınıfı arasında deveran ettiği, o ülke sınırlarındaki ezen ve ezilen iki sınıf arasındaki egemen sınıfın yani patronların baskı aygıtıdır. Nitekim yasalarla kendi sömürü düzenini yasallaştırır. İşçilerin eylemlerine karşı baskı yasalarını egemen olduğu yasaları parlementodan çıkarır. Sendikaların yasaklanması, Var olan işçilerinin sendikalaşmasına izin vermeme, Ceza kanunları, Mezarda emeklilik yasası vs.Neyse bu kadar yeter sanırım.sonsuz saygılarımla kıymetli hocam..
Şiirin önüne geçecek kadar düşündüren derin yorumunuza çok teşekkür ediyorum.
TÜM YORUMLAR (1)