neresindeyim yaşamın
haçlı seferlerinden kalma
yaralı bir asker gibiyim
yıkılmış evlerin tüten dumanlarını soluyan
çevresindeki yüzlerce cesede
uçurumdan düşerken beliriveren
korku dolu bir ifade ile bakan
kavgasız
tatsız
ağlamaklı bir asker gibi,
mavi şafakları yırtan bir bulutun
toprağa düşen teri gibi
ansızın düşüyorum kıyısından zamana
yeniliyorum
bir düş kala yaşama.
neresindeyim yaşamın
rafa kaldırılmış tozlu ajandamda
en lirik şiirdim
okundukça
sevgiliye yazılan mektuba çalınan
keşkeleri iki dudak arasında toplayan
sevilen
sevişilen
nefret edilen,
isimsizdim
şimdi küfürlerle anıyorum kendimi
kendi karanlığımda sönmüş kandilim sanki
insanların kalbime göçüne
konakladıkları hislerimi talan edişlerine
yağmacı sevgilerine cevap veremedim
neresindeyim yaşamın sorusuna
cevap veremediğim gibi.
tabiatını unutmuş mevsimler gördüm
yokluğa çekilen yollar
yol üstü kentleri
adına şiirler yazılan
şarkılar söylenen şehirler,
kimileri ise unutulmaktan gelen
sessiz,kimsesiz şehirler.
yaşamın dışına taşan insanlar gördüm
yaşamın kuytusunda asılı kalanlar
insanların kabuslarını gördüm
hayallerinden uzak durdum,
sonunda her hayal
bir başka iç çekişe ertelenirken,
ben kalıyordum bir başıma sorularla.
başkalarının yaşamlarını
anılarını çalan insanlar gördüm
başkalarının umutlarını
özgürlüğünü unutturan
sokak lambalarının loş gölgelerinde
güler yüzlü katiller,
ruh hastaları gördüm
en acısı
lunapark hayalleri kurarken
gözlerinde yaldızlı bir uçurtma uçuran
çocukluğunu özleyen çocuklar.
intihara kaçışın
yaşama ceza olduğunu sananlar gördüm
sessiz çığlıklarını hep duyuyorum
bende bir zamanlar
ölümü yaşama değişmiştim
anladım ki istemedikçe kırılmıyor yaşam
istemedikçe kendinden ayırmıyor zaman.
neresindeyim yaşamın
günlerim cehennemden bir ateş parçası sanki
havada ölüm,barut kokusu
ve siyah kuşlar
aldığım her nefes ciğerlerimi yakıyor
ne zaman vazgeçtim başkaldırmaktan
ne zaman?
gecenin ıslaklığından yırtılır misali çekilerek
ilk alıkoyulmamda mı,
her aşkta
hiç bilmediğim yerlerde terk edilen
zavallı
serseri bir piyon olarak bırakıldığımda mı,
yoksa canımdan bir parçayı
soğuk bir toprak karanlığına yatırdığımda mı.
soluduğum rutubet kokusu
düşüncelerimi karamsarlığa boğarken
bu küflü duvarlar arasında eriyorum,
haykırsam
kendi sesimi duyabilir miyim.
gözlerimi açtım sonuna kadar
gecenin rengini bulabilir miyim,
nereden çıktı bu karanlık korkusu.
yılgın bir sabaha uzanıyor satırlarım
sigara kokusu öylesi keskin ki
otuz yılımı burada boğabilir miyim
ya da söküp atabilir miyim
17 eylül’ ü takvimlerden,
adına yaşanmışlık denen her şeyi unutabilir miyim.
neresindeyim yaşamın
neresinde olabilirdim
neresinde olmalıydım?
(09.11.02-02.02.08)
Aykut BaşaranKayıt Tarihi : 4.2.2008 16:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
adına yaşamak denilen zamanların,neresinde olduğumu bulamadığım ve bitmemiş olduğuna inandığım tek şiirim...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!