Soluklardan dökülüyor yolculuklar birer birer
Freni patlamış korkular var bu topraklarda
Tersinmiş düşünceler ve ay ışıkları var
Konuşturmak istedikçe kaçıp ıraklaşan
Kaygı silüetlerinin her biri tavşan canlıdır.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Yeniden sayfadayım..Bir değil birkaç kez daha okudum yine hayranlıkla.. Kaleminize sağlık. Saygılar..
'Makale' yazmışım şiire.... Bir kez daha baktım, okudum... Az daha durursam, yine yazabilirim...
Bir kez daha kutluyorum değerli dostumu...
Değerli kaleminizden, her zaman olduğu gibi,mükemmel bir şiir okudum. Sizi ve değerli kaleminizi kutluyorum. .+.+. Saygı ve sevgi ile kalın.
Hikmet YURDAER
Huzurlu bir yaşam her canlının en temel hakkıdır.
Huzura ulaşmak, evrende işgal ettiğimiz yeri hak etmek için de alın teri dökmek gerek.
Sessizliğin kaçıp kurtulmanın bir yolu olduğunu zannedenlerin dünyasında “dil” neyin nesidir! Sadece irkilmelere duyarlı bir bedende “beyin” niye olsun ki…
Kesim sırasını bekleyen zavallı bir kurban mıdır insan? Sorular uzayıp giderken kendimizi sorguluyoruz, biz insanlığın neresindeyiz diye…
Umutların gün yüzünde ışıl ışıl parladığı; insan olma onurunun alabildiğine yaşandığı bir dünya dileğimle sevgili Necdet Arslan Hocama saygılarımı ve selamlarımı sunuyorum.
Cok hos bir siir severek okudum Ustadim Kutlarim yureginize saglik..ant..***Tam Puan***
gelinen zamane içinde kabuledilemeyecek kimi yaptırımları haksızca dayatannlara kalem gücüyle verilmiş cevabın yanında kişilere de doğruluktan uzak tavırları adına mesajlar içeren çok anlamlı bir o kadar güzel bir şiirsel yazımsal lık. Yürekten kutluyorum. Birilerinin her şeye rağmen yaşıyor olmasını hissetmenin güzelliği mutluluğu ile saygılar sevgiler ağabeyime. +10 tam puanımla sayfam da
Bir kez daha sayfadayım.... Şu 'korku' denen ilkel duyguyu sorguluyorum... İç güdülerimizde kalması gereken...
Sanki pis, bulaşıcı bir hastalık... Hızla yayılan... Nedeni dahi açıklanmadan, en azından 'niye korkuyorum, altta yatan ne' diye kendimize sormadan...
Korksaydı insan/lık, 'mağaralarından çıkabilir miydi?'
Bir kez daha kutluyorum Dostumu...
Bazen dünyayı içi dolu kocaman bir tepsi gibi düşünüyorum.Öyle anlar oluyor ki hafifce sallamalı diyorum yada baş ağaşıya çevirmeli. Ayıklanmalı çığ sesler. Uçurumdan yuvarlanır gibi dökülmeli susturmayı binbir çeşit oyunla gerçekleştirenler. Bizde oyun oynamalıyız diyorum. Aynı başrol oyuncularıyla..yer değiştirmeli figüranlıktan kurtulmalı diyorum. Bu sadece bir hayal..
Gerçeklerde keşke hayaller kadar kolay kurulabilseydi. O çukurlara saklanan umutlar gün ışığına çıksaydı sıkı sıkı tutunsaydık bizde..
Barikatları kaldırmak zor olmasaydı.pis sularla yıkanmasaydı beyinler..Sesssizlik sadece tercih olarak kalabilseydi bu harika yürek sesini belkide duymayacaktık..
Güne gündeme yakışan muhteşem şiirinizi kutluyorum. Sevgi ve saygı ile..
Şiiri okur okumaz bu şiir tekrar tekrar okunmalı, okutulmalı, yorumlanmalı dedim kendime. Gel gör ki uygun bir zaman dilimi buladım. Bulamadım çünkü, Necdet Arslan' ın hele de bazı şiirleri öyle kolay yorumlanacak gibi değil.
Ya da bana öyle geliyor. İşte bu şiir de onlardan biri...
Önce isminden başlasam dedim:
NEREDEN ALINIRSA BU SESSİZLiKLER...
Almıyoruz öğretmenim...Böylesine tedirgin, kokuşmuş sessizliği isteyen kim?... Almıyoruz. Mecbur ediyorlar. Sessiz bırakılıyoruz. Vaatlerle, ağızlara sürülen bir parmak balla veya baskıyla.
Doğaçlama konuşanları oyundan atıyorlar...Ya başka hiç bir oyunda rol bulamazsan... Oyunlar tek elden yazılıyor,sahneye konuyor,yönetiliyor. Bize sadece oynamak kalıyor. Doğru saptama...FİGÜRANLARIZ biz. Eskiden de yabancı senaryolar oynanırdı ama şimdilerde olayın rengi daha koyulaştı.
' Midas' ın eşek kulakları var!... '
' Kral çıplak!'
Herkes görüyor... Bunu söyleyen yiğitler de çıkmadı değil. Ama neredeler şimdi?... Kedinin bacağını ayırdılar bir kez herkesin gözlerinin önünde. Artık o sokaktan geçmeye yürek ister.
Mahzun bakışlı umut çıkıp gelir yüzyılların kovuğundan
Sonuna koyduğumuz tüm üç noktaları toplar birer birer
demişsiniz ya...Galiba umudumuz UMUT' ta...Zor günler umutlarını içinde taşır hep. Uluslar hak ettiği şekilde yönetilirler, ' ki biz bunları hak etmiyoruz' kendi kurtuluşlarını kendileri yaratırlar. Kurtuluş dışarıdan beklenmemeli. Unutulmamalı 'Günün aydınlanmasına en yakın zaman, gecenin en kesi karanlığıdır.'
Kalemlerin bile bastırıldığı bu dönemde okuduğum değerli bir şiirdi. Paylaşıma tşk.ler öğretmenim. Kutluyorum şiirinizi ve sizi.Nicelerine...
günün ve geleceğin yüzüne gerçek bir gözle ve inançla bakan bir şiiri kim yıkabilir diye düşünüyorum da, öyle bir gücün olmadığını da biliyorum aslında... yüzyıllara tanıklık edecek bu şiirler, bin yılları sorguya çekecek ve hesap soracak sonsuza dek.....................müthiş bir şiirdi.. kutlarım hocam, yüreğinize sağlık.. saygılar..
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta