Her sonbahar gelişinde
Sen gelirsin aklıma,
Zeytin karası gözlerini düşünürüm?
Denedim seni unutmaya
Denedin seni hatırlamamaya?
Denedim olmadı,
Bir tanem, nur tanem olmadı..
Yine sonbahar yine ayrılığın mevsimi
Bağırsam duyar mısın? sesimi
Çağırsam? gelir misin? yanıma…
Yine sonbahar, yine ayrılığın çilesi
Yağmur çiseliyor, inceden inceye dışarda,
Senin sesini getiriyor yağmurun sesi
Senin kokunu getiriyor, yağmurun kendisi
‘’Şeytan görsün diyorsun? yüzünü’’
Şeytan değil, bir tanem
Senin bu duyarsızlığın yüzünden
Azrail görecek yüzümü
Günlerden cumartesi, aylardan ekim,
Tarihlerden dokuzu bugün
Saydım dokuz gün var doğum gününe
Firar etsem hastaneden O gece,
Çıkıp gelsem? doğum gününe?
Dünyanın tüm çiçeklerini sersem kapının önüne
Aralar mısın? Kapını bana, aralanan o kapıdan,
Tomurcuk bir kırmızı gül uzatsam?
Tutar mısın? Ellerimi, Sarılsam boynuna,
Öpsem doyasıya, öper miydin beni
Yine sonbahar, yine ayrılığın ezgisi
Yağmur çiseliyor dışarıda,
Hava soğuk üşüyorum? sarsana beni sıcaklığına
Yine sonbahar, yine ayrılığın sancısı
Yalnızlığın girdabında, dipsiz kuyuda yüreğim
Yüreğimi çıkarsana kuyudan, hani nerede? ellerin
Yine sonbahar, yine yalnızlığın soğuk yüzü
Üşüyorum? Donuyor yüreğim, hani nerede? sıcak yüreğin
Hani nerede? kor gibi yanan tenin
Hani nerede? Alev, alev tutuşan ellerin
Hani nerede? neredesin? Bir tanem, nur tanem nerelerdesin?
21/06/2000 SAMSUN
Kayıt Tarihi : 15.9.2012 10:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!