Yıllar sonra döndüm İstanbul’uma,
Boğaza ikinci köprü yapılmış.
Dikmişler dev gibi plazaları,
Memleketin her köşesi kapılmış…
Vermişler çakala aslan payını,
Çok görenler fukaranın çayını,
Patlamak üzere sabır mayını,
Adetlerden, törelerden sapılmış,
Mehmet olmuş bizim çömez Melahat,
Kamil artık şimdi sarışın avrat,
Sen böyle dünyanın anasını sat,
Menfaatler tanrı olmuş tapılmış…
Sahilleri parsellemiş mafyalar,
Kaptan olmuş daha dünkü tayfalar,
Anlatmaz ahvali, kitap, sayfalar,
Dostlar çoktan akıntıya kapılmış…
Sofrada padişah olmuş fasulye,
Zamlar manşet olmuş yeni seneye,
Ceza gelmiş Müslüman’ım demeye,
Camiden çok cezaevi yapılmış…
Boğazda meşhurdu Emirgan çayı,
Tek şeker verirdi Necati dayı,
O bile terk etmiş çoktan burayı,
Ebesinin ellerinden öpülmüş…
Yıllar sonra tramvay gelmiş yine,
Sakız vermiyorlar iki yüz bine,
Nazar değmiş bizim Ayşe geline,
İnternette bir çulsuza kapılmış…
Herkesin elinde cep telefonu,
Yoksa da giymeye içine donu,
Sağır yok kardeşim, kıs mikrofonu,
Önüne gelen assolist yapılmış…
Ekmek koyamazken adam fileye,
Eşi güne gider, kızı baleye,
Şaşırdım kaldım eski mahalleye,
Kayıp olmuş sanki sele kapılmış…
Unutmuşum belli ki İstanbul’u,
Bademi ünlüydü, limonu sulu,
Diskoteğe dönmüş mektep, okulu,
Hababam’ın ellerinden öpülmüş…
Dönelim biz yine gurbet eline,
Toka olamayız saçın teline,
Ne edersen düşme şair diline,
Derler ki dili kemikten yapılmış…
Murat Nail Güney
06 Haziran 2010 İstanbul.
Kayıt Tarihi : 8.6.2010 01:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)