Hüzün kokuyorsa her gidiş
Kan sızıyorsa yürek çatlaklarından
Tadı kalıyorsa dilinizde
Üstünüze giydiğiniz kelimeler suçsuz
Bu kadar kirlenmişken sevda dedikleri
Dünyanın kirliliğini kim takar
Acının ve gözyaşının rengi her yerde aynı
İklimler kargaşaya düşmüşse
Alın teri ucuz ve satılıksa
Çekilmez oldu hayat
Herkesin eksik kalan hikâyesi
Doludan kaçarken yağmura tutulması
Duyarsızlığı bahanelerle süsleyip
Kan ve zulüme göz yumması
Barışı menfaatlere peşkeş çekerken
Derin uykularda kaldıysa us’unuz
Algılamıyorsanız kirlenmişliği
Dünya kan gölünde yüzüyorsa
Rahatınızı bozmuyor
Ceplerinizi doldurup, el ovuyorsanız
Susun;
Konuşup kirletmeyin masumiyeti
Hayatın ellerini pervasızca bırakmışken
Kan ve ölüme körse gözlerin
Ağlıyorsa ana ve çocuklar
Kalem yerine
Çöpten ekmek topluyorsa yumuk eller
Omzunda taşıdığı boya sandığına
Saklanmışsa hayaller
Adalet bunun neresinde
Hep acı mı olacak yükümüz
Hayallerimizi süsleyen
Barışa göçümüz olduysa yalan
Firaktaysa yürekler
Her şeye eyvallah edip
Kayıtsız razı oluşlar varsa
Kendinizi hayatın içinde görmüyorsanız
Nerde kaldı insanlığımız
GÜLŞEN POLAT
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
siyasal yapının aymazca algılanışının güzel tasviri
tebrik ederim
Haklısın arkadaşım.Nerede kalmış insanlık? Harika bir anlatımdı.Kutlarım
* Sonsuz kutluyorum...*
* 10 Antoloji Yıldızı *
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta