Bir kürt destanı olan Binevşa Narin de şöyle bir şiir yer alır
İnsan sevdiğine kavuştuktan sonra
Ekmeği olsun ayranı hiç olmasın
Yemeği sadece darı olsun
Yorganı mavi gök olsun
Yastığı sert taş olsun
Torbasının dibi delik olsun
Yurdu buralar olmasın
Acem ve gavur ellerinde olsun
Sevgilisi insanın isteği gibi olduktan sonra
Gün boyu âvâre olsun
Aşsız, katıksız, emeksiz olsun
Destanın tamamını okuma şansım olmadı sadece Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin sevdalarının bir benzerinin kürtce dilinde yaşandığını biliyorum.Herdilde sevdanın insana aynı şeyleri söylettiğini biliyorum. Bu şiiri ilk okuduğumda sevginin böyle sade anlatılışıyla sarsıldım. Gerçek her zaman sadedir. Bunca abartılı ilişkilerin şatafatlı sevgi sözcüklerinin yanında bu sadelik daha derin değil mi? Daha içten daha samimi her şeyi hızlıca kullanıp tüketiyoruz: cep telefonları bilgisayarlar, beyaz eşyalar giyim eşyaları,aklımıza ne gelirse öylesine bir hızla değersizleştirip bir kenara atıyoruz ki maddiyatımızdan sonra maneviyatımızı da böyle kullanmaya başladık eski zaman sevdaları ve sevgileriyle de dalga geçer olduk. Aşk.sevda kavramları hiç bu kadar sıradanlaşmamıştı. Artık onları da yaşıyo,r tüketiyor bir kenara atıyor ve yeni aşklara yelken açıyoruz. Binevşa Narin olmak hem zor hem de değil bana öyle insan ömrünü günlük telâşenin yan ısıra gerçek sevgiyi aramakla geçiriyor. Kapitalizmin bize dayattığı kriterlere kendimizi kaptırmışsak Ferhat’ın bir kız için dağları delmesi gülünç ve anlamsız gelir. Çünkü şöyle düşünülür: canım memlekette başka kız mı yok? Bence böyleleri acınası bir durumdadır. Gerçek anlamda ne sevebilir ne sevilebilirler. Altı delik bir çuvala benzerler.içlerinde gerçek doğru değerleri tutamazlar. Aldıkları gibi dışarı atarlar ve öyle sanıyorum ki bu insanlar olgunlaşamazlar. Oysa insanı olgunlaştıran her şeyi derinden yaşamasını dünyaya daha iyimser bakmasını sağlar. Gerçek sevgi onu bir kere bulunca uçarı gönlü durulur. Kederiyle dertlenir, sevinciyle coşar, saçının teline zarar gelse dünyaları yıkacak güçte kendini hisseder, uğruna dağları da deler ateşlerde de yanar. Hayatın karşısına çıkardığı uzun ayrılıklara dayanırda, başkasını almaz kalbine. Bunların hiç biri anlamsız değildir. Sevdanın doğal kanunudur. İnsan sevdalısına yar olmamışsa bir başkasına asla yar olmaz. O eski zaman sevdalarının bu günün günü birlik tüketilen cicili bicili içi boş aşklarından farkı budur.
İnsan sevdiğinin yanında olunca
Koca dağlar düz yola döner
İnsan sevdiğinin acısıyla dolunca
Hayatın acıları dertleri korkutmaz gözünü
Az ekmekle doyar karnı
Sevginin gücüyle dayanır boranlara,tipilere
Ferhat’ın elindeki gürzle savunabiliriz bu günün sahte sevgilerinden.Bunu yapın daha güçlü olduğunuzu, daha güçlü sevdiğinizi göreceksiniz
Kayıt Tarihi : 19.5.2016 09:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!