Şu gördüğünüz masaya bir aşk şiiri yazmak için 
oturmuştum sevgili insanlar muhterem konuklarım 
Pazenle kaplama parmaklar 
Elele tutup denizlerin üstüne basarak 
Dalgaları mahçupluk duvarlarını aşarak 
Bir aşk şiiri biçimlemek için başlamıştım. 
Deyin ki resitalim 
Çekiştiriyor bıyıklarımı yakalarımı 
Konfenksiyoncu kızlar 
Nasıl bilebilirler kimim nasıl tanırlar içimi 
Kertenkele gibi duruyorum bir an altında tunç 
bir güneşin 
Papatyalar tenler 
Ve zülfe dair bir anı sunacaktım 
Ama urgan çıktı sevgili insanlar 
bir de kör testere
İşkenceden olacak 
Kaçamadığım içim 
İşkenceci
Van gölü bir bozkır gibi batıyor önümde 
Sor: Peki bu gemi 
      Ağır suları açarak 
Hayır ilkin bir aşk şiiri için yokladım bordalarını 
Titreşimleri sade ve körpe kımkırık uskurları
Şu var ki yine de bazen çarpık ağzı olacaktım 
Piyasaya anlaşılmaz bir kelime tutarak. 
Yine anlamadılar şaşkınım 
Perişan mı perişan 
Vuracaktım kanat 
O taş senin bu taş benim 
Mezarlık topraklarına yüz sürecek feryat 
                                               atacaktım
Aşkını işte böyle algılıyorum
O sabah bulutlar var yapma çiçekler gibi 
Görüş uzaklığı onbinlerce metre 
Elim dokunuyor her görüntünün tenine kalbine 
Bu bir köşk bu da eli çıralı adam 
Betonda bir gülümseme 
Şair bir kelime daha uzatıyor 
Saplanmıyor yine şaşkınım
Bunu duymayacaktım onu görmeyecektim 
Başım harran ovasına gömülü 
Bir rüyam vardı baktım ağlıyor orda 
Dizleri kırık medrese kalıntıları 
Sessiz ve baygın onbinlerce 
Ateş gibi çölde serçeler gibi kavrulmuş açık 
                                                 ağızları 
İşte ne kadar sen desem 
Bunları kavrıyorum aşkın diye
Kayıt Tarihi : 24.2.2016 13:18:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!