Yıllanmış hatıralar
Şekilden şekle girmiş bu beldede…
Kimi erimiş zift yığınlarında
Asfalt olmuş yollara
Meydanlara yüz akı…
Kimi karışmış kum tepelerine
Beton olmuş
Göz kırpar yükselen yapılarda.
Kara parkeler içinde
Kara kara düşünür istasyon
Kümelenmiş anılar üstüne...
Trenlerle sabah akşam yolladığımız
Ardından mendiller salladığımız
Özleyiş nameleri, yeşermiş meyve vermiş
Ve şahidi cılız fidanlar
Ağaç olmuş koca koca, göğe yükselmiş.
Bir çıkmaz sokak vardı bu şehirde
Kerpiç dökük evlerin sıralandığı…
Ve masum toz pembe hatıra yığını bu sokakta
Boy boy güller de gülümser
Moru mor, alı alcasına…
Bir okul vardı bu şehirde, bir okul
Bütün bir ömrün potasında eridiği…
Tahta masalı, tahta sandalyeliydi
Ve dershanelerinde
Kara tahtalar kaplardı duvarları.
Ak fikirler bellenirdi bu kara tahtalarda.
Lacivert adlı bir sevgiliye
Ak tebeşirle, destanlar yazılırdı bu tahtalara.
Çile dolu günlerle
Taş kesilmiş hislerin
Çürüyen dirseklerle
Mazi olmuş demlerin
İzini aradım köşe bucak
Pek azını bulabildim ancak.
Vinlekse bürünmüş demir sandalyeler.
Masalar çeliğe dönmüş bu okulda.
Slaytlarla ağarmış kara tahtalar…
Fakat aradıklarım…
Asıl aradıklarım nerde?
Nerde ruhlardan akan oluk oluk
Nerde sonsuz heyecan
Nerde lacivertin bayraklaştığı gök kubbe
Nerde birlik, beraberlik
Nerde kopmaz bağlarla bağlandığım
Körpe, hassas duygular
Nerde uçup giden Topçu’luk?
Kayıt Tarihi : 4.12.2017 16:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!