Neonlar iklimi Şiiri - Ayhan Sarıoğlu

Ayhan Sarıoğlu
102

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Neonlar iklimi

Neonlar iklimi

Ölümün ağzında yinelenen kalıntı ıssızlığında yalnızlaşarak
Sessizliğin loş ve nemli duvarlarına sürtünüp,
Titrek kandiller bir, bir sönerken peşimizden
Ağır ve tedirgin bir ilerleyişti bizimkisi
Ve zorların başlangıcında,
Onca ihtilâli sis edip başımıza
Getirip örmedik bir kez olsun yârimizin saçlarına…

Ve kötülük zincirinin ilk halkası,
Teslimiyetin bilin altında karanlık dehlizlerinde saklıdır,
Ne zaman kusacağımız belli olmayan
Yağcılar su üstünde kalır,
Ve bülbüller gece öterler hep…

‘‘Kara Denizin kanlı karanlık sularının sorulacak bir hesabı var zamandan,,

İhanet perdesi gerisinden göremezsiniz o nu,
Kibir sadece kendini dinler, sabırsız doymak bilmez açlığıyla,
Ve köpek dişleri var gecenin gözlerinde.
Geçitler tutulmuş köşe başları vurulmuş,
Yaşamla ilgili yanılgılar çoğaldıkça,
Düş kırıklıkları düşer hasretinizle meydanlara…

‘’ Ve avcınızın hangi köşede pusuya olduğunu bilmeden yürürsünüz ey insanoğlu,,

Oysa sıradan bir masaldır, öykümüz,
Söz dizim kurallarıyla, herkesin kendi penceresinden
Ve bir gece vardiyası ağırlaşır hüznün kirpiklerinde
Makine dişlileri arasına kaptırarak düşlerini
Mekânlar kapatmak üzeredir
Son demleri vursun diye beklerken bir müşteriyi

Dilenci yakarışları ile umut avcısıdır sokaklar
Vitrinler albenileriyle geceye soyunmuş
Oysa açlık miğde duvarlarımızı yumruklar
Korkunun krallığı hüküm sürdükçe
Birer çığlıktır bakışlar karanlığı delen bir sessizlikte

Yüzler vardır tanıklık dilsiz ağızlarda namludan beter
Eğer söz doğru sesle yankı bulmazsa,
Nabzı atmaz varoşların da
Düşlerimiz eskidikçe çoğu çocukluğumuzun bastırılmış duygularından
Işıklı mağazalarla çoğalan,
İçimizde bir katil bir hırsız saklı belki de

Zaten en çok hırsızlar korkarmış malının çalınmasından

Rüzgârın ıslığı ihbar habercisidir sırtımızda bıçak vınlaması keskin
Gecikmiş faturaların faiz borçlarıyla sür git bir kıyam
Bilinç adımlarla beslenir tetik yüreklerde ve dağınıklığı vurur gecenin suratına
Eğer şair ve yazarlar sözcükleri sıyırıp kınından vurmasalardı zamana
Hiç gölgeler kurşun sıkarmıydı sırtlarından…

‘’tarih bir yalandır,tarihi iktidar sahipleri yazar ve bir kâtil gibi bütün ip uçarını saklamaya çalışırlar,,işte tarihçilerin görevi bu gerçeği ortaya çıkarmaktır,,

Şimdi anılar mezarlığından soluyoruz zamanı tarihtir diye,
Ve bazen yıkıntılarımıza eşlik tatlar gelir oturur yüzümüzün ortasına
Hoş yorgunluklardır içtenli sevişmelerden anımsanan
Ve sarhoşluklarımızda dudaklarımızın ucunda yakarken bir türküyü,
Yine de sallantılarımızla tutturmak isteriz düz bir çizgiyi…

Sizden çalınan bir duygu varsa suça davettir sözcükler
Sorgusuz sualsiz ve yargısız kalırsınız sonra
Bir sorguda kim kimin derinliğine inebilir ki
Fazla bir yüklemi beyninize almadıkça, zaman kilitlenir dudaklarınızda…

Öyle ise sorgulayın kendinizi, birer kuyudur sözcükler
Akışı değiştirmek üzere yeniden
Kadrolarını zamana yaymış, şifreleri kırılmamış şiirlerden,
İşte bu yüzden şairler lânetlidirler ve erken ölürler…

Söylem kendini tamlamışsa, çıkmazlar da geçitsiz değildir
Gözler sır saklayamaz, gözler aynasıdır yürek aydınlıklarımızın
Bir anlatıda dinlemek, konuşmaktan daha güzeldir bazen
Sarılmak kadar özlemli bir yaslanma duygusuyla
Bir sevgiliye koşan adımlar niye bir sevene koşmaz ki,
Özlemek neye yarar eğer dokunuşlar tende tat bulmazsa…

Eğer sözcüklerin sırrı taçlandırmazsa masumiyetin başını,
Bakışları kocaman açılmış kaşların çatık hilâlinden
Bütün ağırlığıyla hesabı gelir oturur masaya
Ertesi güne dair panik ataklarla
Üstelik ne imler kalmıştır geride ne gencin sarhoşluğu üzerinde…

‘’Hoş görü sınırını geçmeye çalışan masum cesarettir korkular,,

Sözcüklerle çekmeli bir ipin ucunu,
İstençsiz dudak kıvrımlarından
Üstelik gravatınız da yoksa boynunuzda bir hırs tutumluk,
Sözsüz ve söylemsiz vurulursunuz sonra…

Tutkuyla sarılmak istediğiniz halde kollarınız açık kalmışa boşlukta
Artık düşlerinizi dağlara sürebilirsiniz
Sözcükler kelepçedir şimdi beyninizde
İşte sana baktığımda kanayan bir gülün yamacından
Sınırsız bir güven ufuksuz bir görsellik taşıman…
Bekçisiz bir deniz feneri neye yarar aydınlatmak üzere karanlığı,
Yakamozlarla oynaşan yunusları yazmalı gözlerinde ışıltılardan
Benim de kırarmış yalnızlığımdan, aydınlık bir seher yeli okşar saçlarımı
Hiç söylenmemiş sözcüklerden adı esindir diye yüreğimde…

Suça tutsak gecelerde hangi gülüşe sığınmalı ki
Nerede bir acı varsa bulup çıkarmak, sarmak gerek
Yaratsın insanüstü mucizeler sözcüklerin diliyle kendini
Karnavalları içinden geçerken zamanımızın
Makyajını dökmek üzere aynalarda,
En küçük sevinçten en büyük hazzı alarak,
Acılar çekiyoruz karanlıkta ışığı taşıyarak
Acılar çekiyoruz parçalanarak
Neonlar iklimi yağarken başımıza…

Ayhan Sarıoğlu
28 01 2006

Ayhan Sarıoğlu
Kayıt Tarihi : 24.6.2009 22:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ayhan Sarıoğlu