Hristiyanların dini ritüellerini biz neden yapalım ki? Onlara kutlu olsun
İngilizce orijinali “christ’s mass” (İsa’nın âyini) olan christmass noelde Mesih’in doğum günü için yapılan âyin ve kutlamaları ifade eder Eski İngilizce’de “christes maesse” olarak 1123’te ortaya çıkmış, 1568’den itibaren de christmas şeklinde kullanılmaya başlanmıştır
Bugüne kadar noel / yılbaşı / milât konularında çok şey söylendi Bundan sonra da söylenmeye devam edecektir Bir şeye karşı olmak ya da olmamak elbette herkesin kendi bileceği bir şeydir Fakat körü körüne karşı olmak yerine, böyle bir şey bilerek hareket edilirse daha insanca olurÜlkemizde noel neredeyse “millî bayram” haline getirilecek Birileri Batı için ve Batı’ya ait değerler için kendini feda edecek durumdadır
Türk milletine asırlardır Batılılaştı / Batılılaşacak diye ölümüne mücadele verdirilmektedir Bunun için harcanan eforu “insanlaşmak” için verseydik, bugün Batı, medenîleşmek için bizi örnek alıp onun için mücadele verecekti
Toplumsal değerlerin oluşumunda, Türk milleti kendine özgü birtakım kriterler geliştirmiştir Bu değerlere sahip çıkan insanlara saygı duymak gerekirken, maalesef dokuz köyden kovulmaktan beter etmektedirler
Dayatmacı zihniyete karşı insanın bütün azaları sukuta uğruyor Açık ve net bir biçimde dile getirilmiş olmasına rağmen, yaygaracılıktan bir türlü vazgeçmiyorlar Bir şeyin doğru olması onlar için önemli değildir Siz ne kadar özgürseniz, bırakınız başkaları da özgür olsun Siz neye inanırsanız inanınız, fakat inandığını söyleyenleri de rahat bırakınız gibi sözler sadece ideal sözler olmaktan ileriye gitmiyor Bütün bunları bir kenara itip, noelle ilgili bilgileri birlikte paylaşalım
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
güzel yorumlar almışınız katılıyorum güzel paylaşımınızıda kutluyorum
Bizler için anlamı takvimden öte gitmeyen, bu bilgilendirme yazısını paylaşımınıza teşekkürler, yüreğinize sağlık. Saygı ve selamlar.
Hocam, bu seçkin yazınızdan ve duyarlılığınızdan dolayı kutluyorum. Mutlaka noelin müslüman Türk milletiyle uzaktan yakından alakası yoktur. Bu yıllardır bize dayatılan bir gelenektir. Türk milletinin şiddetle kaçınması gerekiyor. Yoksa böylesi yoz adetleri benimsemekle Türk milletinin kökünü kurutacağız.
Öyle bayrağı alıp meydanlara dökülüp, slogan atarak Türk olunmuyor maalesef. Yapmamız gereken böylesi yoz gayri milli, gayri dini safsatalara itibar etmemektir.
Saygılar.
Tebrik ediyorum Hüseyin Bey, bu güzel bilgilerinizden dolayı sizleri, doyurucu ve aydınlatıcı oldu, faydalı ve yararlı oldu. Tam puanımla antolojimde...
Hüseyin bey yinede bu açıklamayı sayfanıza koyarak insanların noelin ne anlama geldiğini ve kilere ait olduğunu tüm insanların bilmelerini ve anlamalarını sağlamışsınız Sizinde yeni yılınızı candan kutlar yeni yılın mutluluk ve bereket yılı olmasını ailene ve size sağlık getirmesini dilerim saygı ve sevgilerimle..
****************
Türk Tarih Kurumu yayımları arasında çıkan Tarih Çevirme Kılavuzu (Ankara 1997) adlı kitabın giriş bölümünde, yaygın olarak kullanılan takvimlerin ortaya çıkışları ve dayanakları konusunda bilgi verilir Burada güneş ve ayın hareketlerine göre takvimler “güneş, ay, güneş-ay takvimleri” şeklinde üçe ayırıldıktan sonra, “Dinlere Göre Takvimler” alt başlığında yahudi, hıristiyan ve müslüman toplumlarına ait takvimler tanıtılır “Hıristiyan Toplumlarında” kısmında şu bilgilere yer verilmektedir: Hıristiyanlık’ta “Hz İsa’nın hayatı ile özdeşleşmiş olan kilise yortu takvimi kullanılmıştır Bu takvimin başlangıcı İsa’nın doğumuna göre, en önemli yortu olan Paskalya’nın belirlenmesi ise İsa’nın diriliş tarihine göre hesaplanmıştır Bu takvim bugün kullandığımız milâdî takvimin temelini teşkil etmektedir.
Hüseyin Celep
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta