Nemrut dağında:
Renk ren baharlar derlerken sana yedi türlüsünden;
Yakana rozet diye takacaktım ebem kuşağını
Zamanın çarklarını durdurmuştuk
Sevdanın zırhını kuşanmıştık bize karşı olanlara.
Nuh tufanından kalma eski kalyonumla ummanları aşıp Ağrı dağına inat Nemrut a çapamı atsam; okoca heykellerin olduğu yerde nöbet tutsam,ağzında taşıdığın zeytin dalıyla gelirmiydin diye hayaller kurdum gecenin karanlığında.Ambarımda kalan son nevalelerle sana odun ateşinde aşure kaynatsam; odunada gerekyok ya ben erisem o ateşin içinde bir mum gibi,sen bilmezsin nereden bileceksinki yunus gözlüm ateşe bile gerek olmadan için için yandığımı.Ellerimde zincirlerin,ayaklarımda forsa mahkumları gibi parangaların olduğunu; yüreğimin kilidinin bir sandığa saklanıp denizlerde kaybolduğunu...Oysa renk renk baharlar derlemişken sana yedi renklisinden yakana rozet diye takacaktım ebemkuşağını kırmızıya inat en mavisinden.Yağmur rüzgarları kokunu getiriyor bazen toprağın yağmurla buluştuğu an içime çekiyorum seni buram buram,ciğerime doluyorsun sonra kanıma karışıyorsun işte ovakit; bir başka atıyor yüreğim.Sonra sana sesleniyorum yunus gözlüm,seni seviyorum diyorum.Bak yaz bitiyor hazan mevsimi başladı,Kimileri için vuslat,benim içinse bayram zamanı yağmurlar yağacak yine rüzgarlar seni getirecekler bana ve yağmur toprakla kavuştuğunda kokun dolacak yine evime ocağıma.
Sevdanın zırhını kuşandım Yunus gözlüm kadere inat yedi renkli baharımı aldım avucuma,ebem kuşağımı kalkan yaptım sevda bilmeyen soysuzlara,yanımda sana getirdiğim güne bakan çiçeğim,yüreğimdeki büyük sevdamla.Ne olur karşıla bizi Nemrut dağında ki heykellerin yanında,ağzında taşıdığın zeytin dalınla...
7 EYLÜL 2007
İlknur TavasavKayıt Tarihi : 30.1.2008 10:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)