Gözlerim nefes alsın gözlerinden
Berhavaya düşmeden, gel gör beni sevgili!
Bir dilek tuttum son ümit gibi, kıyısından kenarından
Canlanmadı hayalin, hem haz almadı dilim!
Renkler birbiri içine, görüntü sabit
Resimler silik, ve her şey bildik
Yineli, nekahete mi girdik?
Hadi sende vur
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Devamını Oku
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Finale kadar herşey mükemmel. Son dörtlük ise şiirin tamamından bağımsız bir hava içerisinde. İlginç olarak son dörtlük kendi içerisinde de anlam kopmaları içeriyor. Anladığım kadarıyla son dörtlük şiire daha sonra farklı bir halet-i ruhiye içerisinde eklenmiş.
Şiirin anlatımı ve içeriği çok çok şahane.Yazar,bir sevgiliye mektup yazar gibi taşlama türünden çok güzel bir eser yazmış.
anlatımı ve anlaşılması kolay basit gibi görünsede şiir,hastalıktan kurtarılması gerekenlerin olduğunu çok rahat anlatmış.Yazarı ve seçici kurlu kutluyorum+10+antolojim. Saygılarımla.
1940 lı yıllardaki bizim demokrasi ve cumhuriyet anlayışımız neyse,Arabistanın şeriat anlayışıda odur.
Hani açık oy gizli tasnif falan gibi.Atatürkün doğruları başımızın üstünde yanlışları ayaklarımızın altındadır.
Milletin saçı bitmedik yetimin hakkını CHP ye vermesi
hangi vicdana sığar.Ve diğer seslerin zorla susturulması vb.%28 asli sahibine millete iade edilmelidir bence.
Vicdan sahiplerine selam.
Vahhabilik ehlisünnet velcemaat'i aynı şey zannetmek din fukaralığının en bariz göstergesidir
vesselam.Benim anladığım manada yaşaşın şeriat...
Taklitlerinden sakınınız fakat,şeriate küfretmek sakat.
Hangi tür aşk olursa olsun kurumla aşk ı bağdaştıramadım ben de.Bu hatayı düzeltirse oldukça anlamlı hoş bir şiir.Biraz disiplinli biraz serbest olarak yazılmış.Kutlu/yorum
kutluyorum saygılarımla...
Sevgili Dostum Nadir,
Mezbahaneye götürülen koyunlar sonlarının yakın olduğunu bilebilir mi dersin???
Oradan oraya sürüklenen bu koyunlar ,İnsan Hakları sitelerine girip, Arabistan,İran,Afganistan'daki kadınların özgürlük savaşlarını okuyabilseler , Atatürk'ün onlar için verdiği savaşların ne anlama geldiğini anlayabilseler ,hala koyun kalmak için bu kadar ısrarlı olurlar mı dersin???
Ama malesef, gel de bunu bir koyuna anlat sen anlatabilirsen...ve bu zavallıları eğitmek ve uçurumdan kurtarmak da yine devletin görevi tabi...ve yine malesef ki, bu da koyunu kasaba teslim etmekten ileri gidemiyor şu son on yıldır. Ne ironik ,değil mi ..?
Sakın ha sakın !!! birey olarak sesini yükseltebilen , koyun olarak ezilmeyi kabul etmeyen,toplumda yerini bulmuş ve bundan onur duyan saygın bayanlar bu benzetmeden kendine pay çıkarıp alınmasınlar..! çünkü bu mesaj aslında o onursuz kasaplara yazılmıştır ...
Saygılar
Fikret Şahin
Ve burada, bu köşede o kimi şeriat cığırtkanlarına sadece şu somut bir “ŞERİAT ÜLKESİNDE KADIN OLMAK” tan bir iki kıstas eklemek istiyorum..
*Zekiye Yüksel geçtiğimiz günlerde Kaş Kültür Evi'nde buluştuğu ve çoğunluğu kadınlardan oluşan okuyucularına, Suudi Arabistan'da geçirdiği günleri anlatırken Türkiye'de de artık çok da yabancı gelmeyen cümleler kurduğunun farkında değildi belki de. Şeriatla yönetilen ve kadınların ikinci sınıf insan mualemesi gördüğü bir ülkede yaşadıklarına isyan ediyordu ve 'ülkemin kadınları bu çığlığa kulak vermeli, şeriatın çirkin, kadını aşağılayan yüzünü her yerde anlatmalıyız' diyordu. Yüksel'i dinleyen kadınların bir çoğu Türkiye'nin de giderek bir şeriat ülkesine dönüştüğünü fısıldıyorlardı birbirilerine.
**DİN VE AHLAKI KORUYAN ELİ SOPALI MUTAVVALAR
Yüksel, Suudi Arabistan günlerini, 'şeriat ülkesinde tek başına yaşamak çok zordu. Penceresizliğe ve balkonsuzluğa karşı çıkmayan bir halkın ülkesinde kadın öğretmen olarak çalışmak nasıl kolay olabilirdi ki? Din ve ahlakı korumaktan sorumlu eli sopalı mutavvalar, başım örtülü ve abayeli olmama rağmen en temel gereksinimlerimi karşılamak için gitmem gereken kısacık yolda bile beni korumaktan uzaktı. Çünkü onlara göre kadının sokakta tek başına ne işi vardı? Günler, aylar geçtikçe iki yüz metre uzaklıktaki bakkala yalnız başına gidememenin ağırlığını taşıyamaz oldum' sözleriyle anlatıyor.
***EVDE TUZ BİTTİ, ALMAYA GİDEMİYORUZ!
'10 Aralık 2002, Riyad: Bugün Dünya İnsan Hakları Günü. Kadın olarak tek başına sokakta yürüyememek çıldırtıyor beni. Evde tuzumuz bitti. Almaya gidemiyoruz. Bir erkek arkadaşa söyledik, unutmazsa alacak, biz de yemeğimize tuz koyabileceğiz. Şu Batı dedikleri ülkeler; Irak liderini diktatör diye nitelendirip savaş nedeni sayıyorlar da burada kadını yok sayan zihniyete ne ad veriyorlar acaba? Ben yanıt vereyim: Şeriat...
****BURADA ATATÜRK'Ü DAHA ÇOK ÖNEMSEMEYE BAŞLADIM
'23 Kasım, 2002, Riyad: Can arkadaşım, can kardeşim Süleyman'ın söyledikleri hep kulaklarımda, 'sen orada koyu bir Atatürkçü olup geleceksin...' Ben Atatürk'ü hiç reddetmedim ki, daha ileri bir toplum düzeyinde yaşaman için mücadele içinde bulundum. Geçmişte gerçekleşen olay ve olguları o günün koşullarında değerlendirmek gerek. Atatürk'ün aydınlık yüzünü, emperyalizme karşı duruşunu burada daha çok önemsemeye başladım...'
Saygıyla..
Bakın yiğitin bu sefer hakkını veriyorum Arman bey.. Bu şiir de haklısın.. Ama şairinin yapacağı bir şey yok..şiir onun şiiri ve emek vermiş.. Emeğini saygılıyız..
Ama doğrusu şiir çok cıbıldak ve acemi bir şiir duyumu verdi bana ve keşke biraz daha demlenseydi, biraz daha yetkinleşseydi.. Şiir serbest şiir ama uyaklı vezinli olma gibi bir yansımayla kendisiyle çelişki içinde.. Hiç olmazsa daha samimi olup derdini serbestçe anlatsaydı diyesim geliyor içimden.. Ayrıca; aşk = kurum muş!!! Bre bre bre.. Kurum nereden bakarsan bak bir madde, bir bina, bir ticaret, bir şirket, bir sosyal içerik, bir aile, kavram, bir müesse, bir mantık ve hesap işi, bir görülen, bir somutluk… vs.vs.vs….
Bu ne biçim imgedir ki bu kurum aşka imge olmuş ..Aşk soyut, aşk yürek, aşk göreceli, aşk his, aşk paylaşım, aşk sevişme, aşk doyum, aşk ateş, aşk yaşam, aşk doğum, aşk .aşk aşk.. nerden bakarsan bak bir kurum değil.. Şiiri seçenler herhalde ya birine aşık; Mecnun ya da Leylalaştı ya da bir kurum oluşturacak derdinde ama başı belada sevgilisiyle..kimbilir..Bunlar şiiri seçme psikolojisinde varsayımlı tanı.
Neyse dostum anlayacağın..
Şiirde solcu olmak “Ölmek ne garip duygu anne öptüğüm kızlar geliyor aklıma.” Gibidir, ama daha da önemlisi kavramlara, şiirlere, şairlere ve insan tavır/davranışı ile eylemlerini objektif gözle bakabilmektir..
Senin kişiliğini tutumunu tavrının dışında tutarım.. dünkü şiire ilk yorumununda tavrını itici ve yersiz, katı buldum Nazan hanıma.. Sonradan baktım sana yakışır, onurlu ve samimi bir yorum yapmışın, tabii o tutumunla şiirliğinin solculuğu bazında sevindim.. Neyse.. herkese iyi geceler saygılar.. Derken birazdan gündem çok evlilikti (Hasan abimiz nihayet uykusundan uyanmış ve dün güzel irdelemeler yapmış ona da çok sevinmiştim..) ona ilişkin bir iki nokta sunacağım..
Bazı şairler vardır şiirinin özüne inmek için birkaç şiirini okumanız gerekebilir.Ben en azından bu şekilde bakarım.Bir kaç şiirini okudum.içlerinden biri anlatılmaz güzel .Ama tek bir yorum bile yok şaşırdım.Ben de yorum yapmadan çıktım.O şiirden.Geleyim bu şiire başka başlık olamaz mıydı acaba.Şiirlerin de ve bu şiirinde bir sitem bir taşlama var.Sitemin çogu kendine bazı sözcüklerin anlamına bakmak zorun da kaldım.Aslın da çok tarzı değil acaba onların yerine başka sözcükleri kullanmaması kasıtlımıydı.Yani istekten çok çünkü özellikle iki sözcük hanği aşk sorusunu sorduruyor bize .Anlatılmak istenen aşk bir gizem oluyor.Kişisel bir aşk mı? Başka türlü bir aşk mı? Herneyse çok güzel bir şiir.Ama anlamak için dikkatle okumak lazım.Bir de belkide benim gibi sözcüklerin anlamlarına ve yorumlarını araştırmak belkide bilmek.
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta