I.
Sesini duydum sanki gönülden bir sırdaşın,
Uzandım kıyısına beni çağırdı nehir.
Yüreğimde üşürken beyaz elleri kışın,
Billur bir hayal gibi uzakta kaldı şehir.
Sensizdim kendime bir iş aradım,
Baştan savıp asabımı bozdular.
Hatırşinas dostlarıma uğradım,
Sağolsunlar müdür beye yazdılar.
Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
Devamını Oku
Baştan savıp asabımı bozdular.
Hatırşinas dostlarıma uğradım,
Sağolsunlar müdür beye yazdılar.
Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
Dağların sorgucu ne demek Dr Osman abi ?
Dr osman kardeşim az aşağıda ahiretle ilgili hüzün olduğunu izah etmiştim Naci abimizin sayesinde.Bakabilirsiniz. :)
KiTAP TANITIMI // NEHİR KIYISI DÜŞLERİ
-İbrahim İmer-
Geçtiğimiz günlerde aldığım bir mesajda, değerli şairlerimizden Sayın Ali Rıza ATASOY’un o güzel şiirlerini “Nehir Kıyısı Düşleri” isimli bir kitapta topladığından bahsediliyordu. Değerli büyüğümün severek okuduğum şiirlerini bir kitapta toplayarak ebedileştirmesi benim için mutluluk kaynağı oldu desem hiç de yalan olmaz. Üstad ile tanışıklığımız birkaç yıl öncesine dayanır. Sohbetlerimizde şiirlerinin uzun yıllara dayanan bir birikimi olduğunu öğrenmiştim. Bunun izlerini şiirlerde de görmek mümkün tabi ki! Bir zaman Yeşilırmak Şiir Grubunda okuduğum 1983 yılında Erzurum’da yazdığı “Güzel Düşler İçinde” şiiri ve yine Erzurum 1982 tarihli “Nazilli Parkından” şiirlerini Aydın’da çalıştığı zamanlara ilişkin duygulara örnekti. Tabi ben bu şiirleri öncelikle Aydınlı olmam nedeniyle okumuştum ve sonra üstadın şiirdeki mükemmel dil ve duygu ile tanıştım. Yeni şiirlerini takip ederek, okumaya devam ettim. Hocamın şiirlerini eleştirme ehliyetini kendimde görmüyorum. Aslında şiire tat veren, uyak ve redifler birçok şiirde tekrara düşünce şiiri ve ritmi bozarken, bu şiirde, değişmeyen redifler bu şiirdeki işlenme ustalığına yenik düşerek ayrı bir tat ayrı bir anlam vermiş adeta. Redifler şiiri bütünleyerek tek bent gibi sarmış ve bir soluk yapmış.
***
*** Nehir Kıyısı Düşleri ***
I.
Sesini duydum sanki gönülden bir sırdaşın,
Uzandım kıyısına beni çağırdı nehir.
Yüreğimde üşürken beyaz elleri kışın,
Billur bir hayal gibi uzakta kaldı şehir.
Vurgun yemiş aşıklar gibi perişan sefil
Bir yıldız kayıverdi gözlerimin ucundan.
Gamlı bir rüzgar esti uzaktan efil efil,
Bir çığ düştü usulca dağların sorgucundan.
Nihavent bir şarkının kapıldım ezgisine,
Azadelere mahsus düşler içre yürüdüm.
Kulak verdim uzaktan bir çobanın sesine,
Dedim ki, ben eskiden çobanlar gibi hürdüm.
II.
O nehrin kıyısına bir zaman yeşil dallar,
Yıldızlarla beraber beni davet ederdi.
İplik iplik kıvrılan uzayıp giden yollar,
Atılıver koynuma hadi gidelim derdi.
Bugün derin sükuta dalmış uyuyan gece,
Uhrevi bir hüzünle ruhuma elem verdi.
Nehir durgun akarken bana doğru gizlice,
Beyaz püsküllü dallar titreyerek ürperdi.
Şairin gözlerinden bir damla düştü suya,
Hale hale esnedi nehir duygulu ürkek.
Kainat kaygısızca dalmış tatlı uykuya,
Anladım ki bu hayat böyle sürüp gidecek.
(2007)
Ali Rıza Atasoy
Biraz da, kitaba adını veren şiirden bahsetmek isterim elbet. Öncelikle şu bilinmeli ki, şiir de kelimeler, cümleler kadar, kelime ve hece vurguları da önemlidir. Üstadın bir Yeşilırmak aşığı olduğu aşina. Şair belli belirsiz bir zamanda. Ki şiirden anladığımız kadarıyla bu mevsim kış. İçindeki özlediği aşık belki militan kişilik ile baş başa kaldığı bir anda, tabiatın safi güzelliğini yaşadığı belli Nehir Kıyısı Düşleri şiirinde.
Ancak, Kulak verdim uzaktan bir çobanın sesine, / Dedim ki, ben eskiden çobanlar gibi hürdüm. cümlesinde takılıp kalıyorum nedense!
Kulak verdim uzaktan bir çobanın sesine, / Dedim ki, ben eskiden çobanlar gibi hürdüm. takılıyor o gece dilime. Aynada kendime bakıyorum. Benim gibi küçük bir memurum imreneceği, belki hiç çıkamayacağı bir idare makamına eren şair, neden eskiden çobanlar kadar hür olduğunu söylesin.
Elbette kelime, cümle ve duygunun altını ayrı ayrı kazıp, değişik yorumlar elde etmek mümkündür. Ancak, şahsen tanıdığım o müstesna kişiliğin, sert görünmek zorunda kalan mizaç altında ezildiğini söyleyebilirim.
Bugün derin sükuta dalmış uyuyan gece,
Uhrevi bir hüzünle ruhuma elem verdi.
Yine başka şiirlerinde karşılaştığım uhrevi kelimesi, öbür dünya dediğimiz ahiret inancını yansıtır ve dünyevi karşıtı anlam taşır. Ahmet Hamdi TANPINAR bir eserinde “Ve ufkumuzu / Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk / Havayı dolduran uhrevi ahenk” şeklinde kullanıyor. Bu bir tek kelime çoğu zaman sayfalarca yoruma farklı görüşlere neden olabilir. Gerçek o ki bir tek kelime şairin dünyevi korkusu aynı zamanda.
Şairin gözlerinden bir damla düştü suya,
Hale hale esnedi nehir duygulu ürkek.
Kainat kaygısızca dalmış tatlı uykuya,
Anladım ki bu hayat böyle sürüp gidecek.
Şiiri tamamlayan mısralara elbette kabullenilmiş yeniklik hakim.Bir çok şiirlerinde, okuyucusunu değişik alemlere taşıyan, değişik tatlar kadar, değişik acılarımızı da hatırlatan şairin, şiirlerinde yaşam var. Hayatın içinden alınan ve şiire nakşedilen beş duyunun yansımalarıdır üstadın şiirleri.
Yıkık dökük hatıralarım
Esin yüklü duygularım vardı
Kaybettim de Nazilli parkında
Hepsini bir yırtık defterde buldular
Beni Nazilli parkında vurdular
Diyen Ali Rıza ATASOY çağdaş Türk şiirinin günümüz temsilcilerinden ve örnek insanlarındandır.
Değerli dost şairin Nehir Kıyıs Düşleri isimli kitabını gayet başarılı buldum. Hocama yolunda başarılar dilerim.
Diğer taraftan; böylesine bir usta kalemin kitabını yayıma hazırlayarak, edebiyat dünyamızdaki kitabı olan şairler arasında yerini veren yayınevini de tanımak lazım diye düşünüyorum. Ancak, onlar gerçekte bir yayın evi değil Kültür Ajansı.
Değerli büyüğüm Hayrettin İVGİN, kırk yıldan fazla bir zamanı halk kültürünü araştırmaya adamış, bu yolda bir çok ödül, plaket ve madalya almış, Kültür Bakanlığı Halk Kültürü Araştırma Dairesi Başkan Yardımcılığı, APK Daire Başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulunmuş, güzide üniversitelerden bu uğurda fahri doktor ve profesör ünvanları almış ve hayatını bu yolda vermiş bir şahsiyet. Aslından kendisinden uzun uzun bahsetmek için bu cümleler yanlış. Onun kültüre kazandırdıklarını konuşmak daha doğru olacaktır.Sohbetinden mutlaka faydalanılması gereken bu insandır.
İbrahim İMER
Ankara, 20/04/2008
Herkes tatlı uykusunda ben uyanığım diyor şair.Sessizliğimiz konuşuyor bir dinlesin sesizliği şair.Bakalım dayanacak mı kulakları bu sese.Çok güzel şiir.
Uhrevi hüzün Naci abi ahiretle ilgili bir hüzün,dünyevi hüzün (Malum hüzün sıkıntı üzüntü anlamında)dünya ile ilgili hüzün bunda anlaşılmayacak bir durum yok.Yani uhrevi hüzün ahiret inancına sahip kimselerde olur vesselam.
Hece şiiri
revan, akıcı
tek birinci dizede ünsüz harfler yan yana geldiği için dile dolaşır:
'Sanki Sesini duydum gönülden bir sırdaşın' olsaydı keşke
Hem de S sesinin bir ahenk (alliterasyon) yaratması amacıyla güzel olur diye düşünüyorum...
İki yerde de kafiye hatası var: 'ezgi' ve 'ses', 'ürkek' ve 'gidecek'
şiiriniz güzel, Ali Rıza bey
Tebrik ediyorum sizi, Gün'ün şairi
Kesilip budandıkça ağaçlar çok daha gür
Bir tohumcuk uğruna koca bir çınar ölür
Feyzi Kanra
Cıvıl cıvıl bir şiir...
Tebrikler Şair.....
Ayrıca seçkideki arkadaşlara da teşekkürler...
Okudum şiirini
Kutlarım şairini.
Ali Rıza Atasoy'u tanıyan duygu ve düşüncelerini bilen bir arkadaşı olarak şunu netlikle söyleyebilirim ki kendisini bulunduğu ortama iyi adapte eden ve o ortamın havasını ciğerlerine kadar çeken bir kişiliğe sahiptir. Bu şiiri, Boraboy ve benzeri şiirleri onun bulunduğu yörenin doğal yapısıyla; Görev yaptığı Taşavo İlçesinde yapılmasına çok katkı sağladığı Kütüphane ve Boraboy şiir şenlikleri ile de halkın nefesiyle hemhal olmasından kaynaklanmaktadır. şiirde ufak tefek arıza olması şiiri sıkıntıya sokmamakla beraber şairin bulunduğu çevreyi derinlemesine okuyup özdeşleşmesi bakımından önmelidir. Edebiyat ve şiir'e katkılarından dolayı tebrik ve dostluğu için teşekkürler.
Bu şiir ile ilgili 87 tane yorum bulunmakta