iki ateştik biz seninle
ayrı bedenlere düştük,
örselendikçe ruhumuz
isyan cümlelerin gölgesine sığındık.
ne fakiriz bu aşkta nede hakir,
gören biz değil miydik birbirimizi ayrı uçlarda?
Kayıp gidiyorsun ve tutamıyorum
Ellerim yaralı kanıyor
Belki uzansam tutacağım
Kollarım kırık.
Mecalsizim,
Gitmene karşı durabilecek bir vücudum bile yok,
Neyini sevdim bilir misin? Senin
Neyin cezpetti, neyin fethetti beni böyle.
Sarsıldım köklerimden toprağa düşerce.
Gözlerin varya,
Bide, asla tutamadığım ellerin.
Karanlığıma ışık oluşların
Girdabındayken sensizliğin
Yağmurlarında ıslandım ayrılığın...
Üşüyorum
İçim içimden çıkmış
Sen içimin canı;
Ben çok değil birkaç nefes sonra yokum,
Gözlerin gözlerimde son bir iz düşümü?
Baharların sıcak rüzgârları sarsın
Gecemin siyahı saçlarını,
Yan yana olmadan asırlar aştık
Sen bana dokunmadan
Bir hayatı düşe kalka yaşadık
Onca nedensizlik sunulurken önümüze
Biz tek bir nedene sığındık
Çaresiz ve âşıktık
Sevgili!
Gülüşün de tanımıştım adsız baharları,
Dokunuşunda canlanmıştı bu âlemin al gülleri.
Sevgili!
Yüreğimde hicran yaraları
Son gemi de kalktı limandan
Akşamın kızıl ufkuyla belirlendi rotası
Ve bindi yorgun ruh bir çare diyerek.
Boş ümitlere yaslanmadan
Dağ gibi dikildi geminin orta yerine
Şöyle bir bakışla süzdü
Ben,temiz mavi bulutlar altında doğmuştum anne.
Neden gökyüzü böyle siyah.
Ben, altın toplarla oynardım.
Nasıl bir oyuncak bu anne!
Attığın yerde toprak parçalanıyor.
Bak anne ileriye,
Ateşten prangalar geçmiş kollarıma.
Yüreğimde hasretin zincirleri.
Tutsağıyım gecenin,
Müebbede çarptırılmış bir suçlu gibi.
Sen diyorum!
Kelimeler sıralanıyor dilime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!