Kıymadın, huzurun kaynağı olan kuyunun değerini,
Ey Nihal Hanımefendiciğim, gönlümdeki misafirin.
Bir yudum su ile karşılamadın aşkın baharında,
Gönül sofrasında kaldı saklı derin nazarın.
Gamze dediğin bakışın, ruhun derin aynasıdır,
Aşıkları diriltir, vicdanın doğasında var olan inceliği taşır.
Vefâdan kesme nazarını, ihsanın bereketinden,
Senin adın düşer kalbime, vefa meşalesi gibi her zaman.
İsteğin canımdı, toprağa teslim ettim seni,
Varlığınla nefes buldu ruhum, sana adadım kendimi.
Yetti kendi sözlerime, şimdi senin buyruğun nedir?
Nihal’im, sözün hem rehber hem de bilmece.
Cana yettim ayrılığın acısıyla ey zalim zaman,
Merhamet et canın için, eğer var ise bir dermanın.
Senin adın düşer gönlümde sırlarla dolu denizlere,
Varlığınla dolar taşar ruhumun sonsuz avlusu.
Senden dileğim var, ey Nihal, ne çekersin benden?
Yok mu hayalin, haşr günü tutacağım elinden?
Zalim olsan da, yoktur sana cehennem korkusu,
Senin hicranın yetmez, Nihal’im; aşkın ebedidir.
Vuslat günleri uzak kaldı, sana kurban olsun ömrüm,
Ey Nihal’im, hicranın gamıyla yükselsin canın.
Her harfin bir zikirdir, her nefesin bir dua,
Senin varlığın, benim ezeli varoluşumun sırrıdır.
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 13:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!