Bir çadıra girdim diye, yirmi beş defa pişmanım,
Yanımda sekiz hediye,, çadırda benle düşmanım.
O düşman ile yan yana, O bana baktı ben ona,
Şikayet ettim Sultana, aldım ele yüz taş canım.
İki süvari baş başa, ağız dayamışlar taşa,
Şahit olan koşa koşa, İmama gelir Sultanım.
Akıl fikir gönüldendir, ol dem tefekkür güldedir,
Deme nice deme nedir, budur usûl bil ihvanım.
Döndüm Elif ile lâm’a, Hâ çekip erdim ilhama,
İki gözüm oldu âmâ, Lâl oldu kaldı lisanım.
Dilim yapıştı damağa, fer yok ki nefes almağa,
Ağız esir, burun ağa, sol yana düşer gerdanımı
Yüz defa doğru söylerim, her yüzde bir yalan derim,
Beş kez olunca seferim, solda kesilir devranım.
Beş devriye yatmış yere, biri bedel yüz askere,
Kâh bel bükerler bir kere, kâh düz dururlar merdanım.
Kâh kapatır kâh açarım, işim kalır ise yarım,
Pişman olurda çıkarım, tamam değildir seyranım.
Yarımı tam edem diye, yine girerim örtüye,
Bu kere yoktur hediye, anladın ise hayranım.
Sermayeni etme teşhir, kârın zararla birleşir,
Can ile canan sırlaşır, beyanı mahrem civanım.
Çift bela kuşatır seri, Nefis biri, İblis biri,
İstiyor isen zaferi, gel meydana pehlivanım.
Kayıt Tarihi : 25.1.2010 21:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!