Kimse öğretmemişti sevgiyi,
Nefreti, senden öğrendim.
Bir çocuğun ilk haykırışı gibi,
Bir çığlık attı kalbim,
İşte
O gece,
Nefrete
..
Ortalama insanda
Herhangi bir günde herhangi bir orduya
yetecek kadar ihanet,
nefret, şiddet
ve saçmalık vardır.
VE Cinayet konusunda En Becerikliler
Cinayet Karşıtı vaaz verenlerdir
..
yasamaktan nefret ettiysen
bir mezarlığa git
ölüler iyi bilir
yasamak güzeldir
..
Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
Düzüp başkalarının yataklarını talan
..
beynindeki ağları kalbime örmeyeceksin
sevgi dolu yalanlarını söylemeyeceksin
sevgim öyle çöktü ki altında ezileceksin
artık benim nefretim bile değilsin
bir duygu bir duygu bu
düş değil gerçek değil
..
Göz değil bunlar kesinlikle değil
irin gibi bir nefret akıyor sadece
Dudaklar yok burun yok alın yok
yüzü yok bu mumyalanmış yüzün
Ölümün rengi gri midir ya da korkunun
Gri midir insan hayvana benzetilirken
..
Sen ki, bir sapık ırza geçse nefret kusarsın;
Milletin ruh ırzına geçerlerde susarsın! ..
1978
..
İnan ki kimseyi sevmiyorum.
Sevdim desem de hiç sevemiyorum.
Ölümden başkası yok bilmiyorum.
Yaşamaktan da nefret ediyorum.
Nasıl bir dünyaymış çözemiyorum.
Derdimi kimseye diyemiyorum.
..
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
..
Ben nefret eyledim sizin gerçekten
Yalanı severim, yalanı gayrı..
Tiksindim bülbülden, gülden, çiçekten
Yılanı severim, yılanı gayrı..
'Sapıtmış bu' diye beni yeriniz
Hakkımda bin türlü hüküm veriniz
..
Aşkın hudûdunu aştı muradım,
Maksûda varıştır senden sonrası;
Erenler katına belki bir adım,
Belki bir karıştır senden sonrası.
Farkına varınca olup bitenin,
Kırdım zincirini nefsin, bedenin!
..
Tek başıma hiç sorunun yanıtını bulamıyorum.Hep yeni
hayatlar yaşamayı isterken kendimi aynı hayatı tekrar
tekrar yeniden yaşarken buluyorum... Sisli bir gecede
yolunu kaybetmiş gemilere benzetiyorum kendimi...
Yanına gidip konuşmak isteğim insanları da işte bu
kayıp gemilere benzetiyorum. Uzaktan soluk ışıklarını
görüyorum... Ama ne onlar bana yaklaşabiliyorlar, ne
..
Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.
Şehre neden
..
Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma
Ağlamak öfke delice nefret
Doruklarda aşk doyumsuz sevinç
Kahreden keder kısaca hayat
..
Can vermek için can almalısın,
Milyarlarca kanın döküldüğü denizin üzerine
üzüntülerimiz boş ve dümdüz düşerken
Dalgaların içeri doğru kırıldığı sığ
sahilleri geçiyorum
buralarda beyaz bacaklı, beyaz göbekli
çürümekte olan yaratıklar var
..
Canlı bir kitapsın, yazarı Mevlâ
Açık dur, kitaplar seni okusun.
Yüzünde şavklansın nazarı Mevlâ
Eğilsin mehtaplar seni okusun.
Kasırga ol, döne döne zikir et
Her nefese on bin misli şükür et
..
Dudaklarından kalkarken boynun kurcalar beni
bir yanımı kara çıbanlara saldılar,ıslak
bir yanım hiç ayrılmamıştır,gümeçlerde saklıdır
ondan ki nefret içinde omzunu okşuyorum
ama bana şimdi gerçekten zor gelen şey
bir grevin çocuklara kazınmış izlerini hatırlamak
sözlerimi etime bastırıyorum
..
tiklerim tutmuş çarşafın altında
güneş ışığıyla tekrar yüzleşmek
harbiden
berbat bir
şey
neon ışıkları yanıp da
çıplak kızlar barın
..
Sanki sadece bana sarılarak uyuyunca nefes alabiliyordu...
Uyku teslimiyettir...Uyuyan bir insanın bütün suçları bağışlanır... Uyku masumiyettir...Teslimiyetimi ve masumiyetimi sanki yalnızca uykumda hissediyor ve bu yüzden bana olan o sonsuz hasretini ancak böylesi anlarda giderebiliyordu...
Yıllardır bana susuz kalmışçasına ve sanki bütün varlığımı içer gibi sarılıyordu bana...Beni bütünüyle hissedebilmek için herkes evden gitsin, gece gelsin ve biz uyuyalım ve sadece o anlarda ortaya çıkan aramızdaki o sonsuz yakınlık kokusunu içine çekmek istiyordu...
Hissettiklerini yaşamasına ve sevgisinin ne denli yakıcı olduğunu anlatmasına hayat izin vermiyordu çünkü...Aşkını bana sarılıp uyurken yaşıyordu en çok...Bu yüzden başka kadınlarla sevişmemden çok, onlarla birlikte uyumamı kıskanırdı...
Hissediyordum: Her sarılışında varlığımı içen hasreti içimi kavuruyor, sanki içime kendi kaderini akıtıyordu...Rüyalarımız birbirine karışıyordu...Duyuyordum: Yıllardır yurtsuz kalmış sevgisi benliğimde benliğine korunaklı ve güven dolu bir yer arıyordu...
Bazen ruhumdaki derin çığlıklarına uyanırdım...Gözlerimi açar açmaz, o da uyanırdı hemen...İçimdeki her harekete sonsuz bir dikkat kesilmişti çünkü...Sevdanın o koyu gözleriyle ve sanki bir kuyunun dibinden gelen sesiyle, ne oldu, nereye gidiyorsun sevgilim, diye sorardı...Okuldan kaçarken yakalanan bir çocuğun gizli korkusuyla, yok bir şey, sen yat, ben bir sigara içip gelirim, derdim...
Salona geçip ve pencerenin kenarındaki koltuğa oturup bir sigara yakar, gecenin o koyu ıssızlığında neredeyse bir hastalık haline gelen sevgisini düşünürdüm....
..
Yalnızlık benzer bir yağmura.
Yükselir denizden akşamlara;
çıkar göklere, o ırak ve ücra
ovalardan her zaman ki yerine.
Ve dökülür gökten şehrin üzerine.
Tüm sokakların yüzü sabaha çevrilirken,
..