Hezerân per açıp reng-i ziyâdan
Ufûl etmiş güneş sahn-ı semâdan
Şebistân-ı elem hâlî sadâdan
Gönül pür girye hâl-i inzivâdan
İlâhî meşrebim vahdet perestim
Şerâb-ı cilve-i hayretle mestim
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Devamını Oku
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Tekke edebiyatının nefeslerine geldik bugün.
Şimdi durduğumuz noktadan itibaren, ne Göktürk (orhun) alfabesini, ne Uygur, ne de 1928 yılına kadar kullanılan arap-islam alfabesini anlayacak durumda değiliz. Anlamıyoruz. Aramızda anlayanlarımız varsa bile sayısı sayılmayacak kadar az olmalı ki, şu sayfada duran Bektaşi Nefesi'ne örnek şiiri anlayamiyoruz.
Bütün Osmanlı tarihi boyunca yazılan çizilen ne varsa elimizdeki arşivleri okuyup anlayacak, anladıklarımızı anlatacak durumda değiliz.
Kendimize yabancıyız.
binin yüzünü görüp, birin sırrına erdik HÜ.
dedim. dedim ama ne dediğimi bil emi YORUM.
saygılar,
Anlamak göreceli bir kavramdır.Bir gazete haberini anlamak, bir matematik problemini anlamak başka şey, bir insanın hislerini anlamak başka şey.
Şiirin his ve heyecan vermesi önemlidir.Şiiri okurken şairin kullandığı her sözcüğü kafamızın içindeki bir resimle eşleştirme çabası beyhude.Şiirin değeri okurunda uyandırdığı his ve heyecan ile ortaya çıkar.
Yeni dile uyarlanıp yeniden söylenmesi şart değil.Şiir his ve heyecan uyandırıyor. Güzel şairmiş.
Anladım Osmanlıca zengin akıcı güzel bir Türkçe olduğu için bu kadar güzel şiirler yazabilmişler.Gelde uydurukça ile böyle güzel akıcı ahenkli şiirler yaz yazabilirsen.:(
sadeleşseydi çok daha anlaşılırdı üstad. günün şiirini kutlarım
Enbiya (Nebi. C.) Nebiler. Peygamberler (Aleyhimüsselâm.) (Eğer suâl etseniz ki: Bi'set-i enbiya ile beraber şeytanların vücudundan ekser insanlar kâfir oluyor, küfre gidiyor, zarar görüyor. 'El hükmü lil-ekser' kaidesince, ekser ondan şer görse, o vakit halk-ı şer, şerdir; hattâ bi'set-i enbiya dahi rahmet değil denilebilir? Elcevab: Kemiyetin, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar. Meselâ: Yüz hurma çekirdeği bulunsa... toprak altına konup su verilmezse ve muamele-i kimyeviye görmezse ve bir mücahede-i hayatiyeye mazhar olmazsa, yüz para kıymetinde yüz çekirdek olur. Fakat su verildiği ve mücâhede-i hayatiyeye mâruz kaldığı vakit, su-i mizâcından sekseni bozulsa; yirmisi, meyvedar yirmi hurma ağacı olsa, diyebilir misin ki: 'Suyu vermek şer oldu, ekserisini bozdu?' Elbette diyemezsin. Çünki o yirmi, yirmi bin hükmüne geçti. Sekseni kaybeden, yirmi bini kazanan, zarar etmez; şer olmaz. Hem meselâ: Tavus kuşunun yüz yumurtası bulunsa, yumurta itibariyle beşyüz kuruş eder. Fakat o yüz yumurta üstünde tavus oturtulsa, sekseni bozulsa; yirmisi, yirmi tavus kuşu olsa, denilebilir mi ki: 'Çok zarar oldu, bu muamele şer oldu, bu kuluçkaya kapanmak çirkin oldu, şer oldu?' Hayır öyle değil, belki hayırdır. Çünkü o tavus milleti ve o yumurta taifesi, dörtyüz kuruş fiatında bulunan seksen yumurtayı kaybedip, seksen lira kıymetinde yirmi tavus kuşu kazandı.İşte nev'-i beşer bi'set-i enbiya ile, sırr-ı teklif ile, mücâhede ile, şeytanlarla muharebe ile kazandıkları yüzbinlerle enbiya... ve milyonlarla evliya... ve milyarlarla asfiyâ gibi âlem-i insaniyetin güneşleri, ayları ve yıldızları mukabilinde, kemiyetçe kesretli, keyfiyetçe ehemmiyetsiz hayvanat-ı muzırra nev'inden olan küffarı ve münafıkları kaybetti. M.)
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta