Nefes Şiiri - Yorumlar

Allah rahmet eylesin. günün şiir güzelmiş. sadeleştirilmiş hali de altta yer alsaudı. gençler daha iyi anlardı

Enbiya diye peygamberlere derler. Allah indinde peygamberlerden daha muazzez kimse yoktur. Hüseyin -r.a- Resulullah -s.a.v-'ın torunudur ve salih bir mü'mindir. Onun için onu da diğer sahabi mü'minler kadar severiz lakin asla ve kat'a biir peygamberden üstün tutmayız, tutamayız. Çünkü azizlik sıralamasını yapan Rabbimiz böyle bir sıralama yapmamıştır. Her şeyde olduğu gibi muhabbetin de ifrat ve tefriti zarardır.

Geçmiş gelecek arasında şimdi bir nefes, geçmiş yaşandı değil mi?
Evet, ama biz nefes aldıkça geleceğe var oldukça.

Çok anlamlı bir şiir okudum

Yürüyüş : “Ya Ölüm, Ya İstiklâl ”
Süngümü demir gibi ellerimle kavradım,
Şanlara, zaferlere yürüdüm adım adım.
Irkım doğudan koptu,dört bucakta savaştı,
Altay’lardan attığım ok,Alp dağlarını aştı.
Her vahşi kaya tuttu, bir kartalın yasını,
Sildi mağrur kartallar silahımın pasını.
Zulme karşı besledim, ruhumda acı bir kin,
Asırlarca vuruştum yurdum ve hakkım için.
Yürüdüğüm izlere eğilde, hürmetle bak,
Ecdadımın kanıyla yoğrulmuştur bu toprak.
Yurdumu çiğneyenin, saçından süzülen kan,
Kulağında küpedir, yakut damlalarından.
Kalsa sınırlarımda tek bir kol, tek bir bilek,
Tarih onu bir kılıç kabzasında görecek.
Varsa hakkın kılıçtır, tutunacak bir dalı,
Yaşayacak milletler, hakkımı tanımalı.
Benden kurban isteyen zulüm mabetlerine,
Yangınlar girmelidir, buhurdanlar yerine.
Adımın biri Oğuz, biri Mustafa Kemâl,
Irkımın istediği : “Ya Ölüm, Ya İstiklâl”.

Samih RIFAT

muhteşem bir ses, şiirin musiki olduğu dizeler.
Samih Rıfat'ın bir başka şiirini arıyorum:

“Altay’dan attığım ok, Alp dağlarını aştı!”

Bilen var mıdır?

Evrim Nesimi bey, keşke size gerçek isminizle hitabedebilseydim.
Sizi zor durumlarda bırakmamak için bu isminizle muhatap olmak benim için de kolay değil. Bile bile oyuna katılmak sadece sizi zor durumda bırakmamak içindi.

Siz bu özür açıklamasıyla birlikte pasifleme konusuna değinmeden önce de sizi öbür hasta ruhlu, çok rumuzlu kişilerden ayrı tuttuğumu yazmıştım. Bu durum için özürünüzü kabul ettim.

Umarım yetkililer bu yazışmaları okuyorlardır ve pasiflenen gerçek kişilikleri ve sebeplerini yeniden gözden geçirerek size ve diğer haksız pasiflenenlere yetkilerinizi geri verirler.

Saygılar,

Evrim Nesimi Erenler, size ne diyeceğimi şaşırmış durumdayım. Burada kimsenin pasiflenmesini istemedim, pasiflenenlere sevinmedim. Siz bu sayfaların havasını ne zamandır soluyorsunuz bilmiyorum. Sizi pasifleten sebep neydi onu da bilmiyorum. Ama durup dururken kimseyi pasiflemezler.

Ön yargılı değilim ama insanım. Hatalarım oluyor elbette fakat, sizin bayramlı seyranlı pasifleme olaylarınıza 'siz' diyerek beni de karıştırmanız hiç hoş değil. Siz kimsiniz, biz kimiz?

yine soruyorum, siz niye pasiflendiniz?

burada kendi ismlerini aynı misafir odası gibi temiz tutup, günlük oturma odası olarak aldıkları rumuzlarla çekyat edebiyatı yapanlar pasiflenmiş. eşinin, kızının, komşusunun ismiyle çakma profiller yaratarak günde 15 yorum yazanlar pasiflenmiş. bence haddinizi bilin. bilin ve yeniden kendi isminizle gelin, görelim.

Yine de sizi başka çok rumuzlu hasta ruhlu bazılarından ayrı tuttuğumu belirtmek isterim.

çeviriye gelince, 'Anadoluyum ben' Anadoluluyum diye çevrilirse doğru bir çeviri olmaz. Fikrimizi yazdık. Her doğru herkese doğru değilmiş. Siz kaz yazın, biz koz anlarız.

Saygılar,

Saygı ile.. Bu antolojide, şair dostlarımdan çok şeyler öğrendiğimi, yinelemek istiyorum. Burada aşureden söz edildi. Daha dün yediğim aşurenin tadı damağımda. Türk dünyası geleneğinde aşure, hep varolmuştur. İyide ki var olmuştur. Kimi tarihî olaylar gibi, güzel geleneklerimiz de yanlış algılanmasa diyorum.
Burada, bir büyüğümüzün (Erzurum Milletvekili Salim ALTUĞ :Subay-gazi; 1938-1950), kitaplaşan anısından bir bölümü aktarmayı görev sayıyorum: On dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru, Erzurum'da ahali sınıflaması şöyle:
1) Osmanlılar: Memurlar, subaylar, İstanbul'u görenler vb.( Irk ve din, mezhep karışık.) 2) Gâvurlar: Gayrimüslimler.
3)Müslümanlar: Yoksul olup, sabahtan akşama tekkede kur'an, dua okuyan kesim. Bunlar, öteki kesimlerin verdiği yemek ve meta ile yaşamakta. 'Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.' deyimi de buradan kaynaklanmakta. 4) Dördüncü kesim, Türk'ler. Kim bu Türk'ler?! Aleviler.
Politik çekişmelerin her şeyi çarpıttığı günümüzde, herkes bilincini korumalı diye düşünüyorum.
Değerli kültür adamımız, şairimiz Semih RİFAT'ı rahmetle anarken, antoloji.com/da kayıtlı 'Barış İçin Barış' başlıklı şiirimin girişiyle, kendisine eşlik etmek istiyorum:

'Bir çocuk gülüşünün terkisinde
'Dağları aşmak da ne ki!
'Öfkenin ayazında
'Zangırdayan dişlerim hele dursun;
'Gözlerimde barlayan barış güneşinde
..............
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*

toprak sadece taşıyabildiği kadar tarihinize dokunur...sonra bağrından salar şiirlerini bir bir...hiçbir katliam...hiçbir ölüm sessizlik duvarlarına mahkum kalmaz...ağlayanlar ömürlerini tüketse bile...hiçbir katliam hesabını şaşırmaz...er vakit durur önünüze...bu nedenle Anadolu kalbine giden damarlarını tıkayanları...insan suretinde doğmuş ezberletilmiş satırları taşımakla mükellef ise...yazacak çok şeyi var şairlerin...bu nedenle zamanı ve insanı harcamayın deriz...anlayan anlar elbet...HerkeZin harcı değil ya...sevgilerimle...AnarZalem...03.12.2011