Anlamıyorum bazı şeyleri insanların doğrularını yöneten vicdan cüzdan ikiliemi nasıl küresel boyuta dönüştü. Bu bireysel bir serzenişten ötedir anlam veremediğimiz her sey bize öyle yada böyle tuzaktır.
Gözyaşlarımı yağmur damlalarına benzetirdim çok bulutlu gecelerde, yüreğim ise cehennem benzeriydi benim için. Her damla düştüğünde yüreğime serinleyecek ve sonunda sönecek sanırdım. Meğer bu yangının sönmesi toprak atılmasıyla olacakmış bilemedim. Ölmeye derin hasretle...
Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça… Ve ellerim kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni…
Soğukluğu ve tadı olan en ürpertici özne kandı. Seni bilirdim ve beklerdim. Bilmek ve beklemek birbirinden bağımsız iki olaydı. Gökyüzü şüphesiz ki senin aynanken benim çıldırmamış olmam, olacak iş değildi. Senin yerine senin sevdiğin her şeyi koydum. Kanımın son damlası düşecekken toprağa ölüyor olmamın, soğukluğumun, ve kanın tadını sevimli kılan gözlerimin dikilmiş olduğu gökyüzünden başka hiçbir şey değildi.
Anlamıyorum bazı şeyleri insanların doğrularını yöneten vicdan cüzdan ikiliemi nasıl küresel boyuta dönüştü. Bu bireysel bir serzenişten ötedir anlam veremediğimiz her sey bize öyle yada böyle tuzaktır.
Gözyaşlarımı yağmur damlalarına benzetirdim çok bulutlu gecelerde, yüreğim ise cehennem benzeriydi benim için. Her damla düştüğünde yüreğime serinleyecek ve sonunda sönecek sanırdım. Meğer bu yangının sönmesi toprak atılmasıyla olacakmış bilemedim. Ölmeye derin hasretle...
Dönmek yeniden başlamaktır.
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça…
Ve ellerim kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni…
Soğukluğu ve tadı olan en ürpertici özne kandı. Seni bilirdim ve beklerdim. Bilmek ve beklemek birbirinden bağımsız iki olaydı. Gökyüzü şüphesiz ki senin aynanken benim çıldırmamış olmam, olacak iş değildi. Senin yerine senin sevdiğin her şeyi koydum. Kanımın son damlası düşecekken toprağa ölüyor olmamın, soğukluğumun, ve kanın tadını sevimli kılan gözlerimin dikilmiş olduğu gökyüzünden başka hiçbir şey değildi.