Nedir Ölüm Şiiri - Diyar Susmaz

Diyar Susmaz
17

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Nedir Ölüm

Kalkın gidelim dağlara da dağların ardına
Yürüyelim ardı sıra hüzün dolu
Gözü yaşlı bulutlara
Ölümü düşün bir su saflığında
Ve hatırla yaşamak adına atılan devrimci
Titrenişini her adımda
Güzel günleri sev ve bir rüzgar uğultusunda
Gelen sesleri
Hani hatırlar mısın
Sana ölüm diye seslenişini rüzgarın
Ve bir umut olmaya çalış
Yada yeniden doğmaya filiz veren başaklı bir tarlada
Oysa düşünmektense, daha kolayı var;
Baş kaldır yasalara
Ölümün soğuk yüzüne bak sessizce
Bir kanat çırp sessizliğine,çaresizliğine
Yol ara artık gidişine hayatın
Hadi sen boz; ve bir damlada olsa
Gözyaşından bir su serp bu yanan aleve
Hadi bu yalın boşlukta bir türküde sen söyle
Hayat ne garip de Cem ağabey gibi
Ölüm var de hatırlat gerçek hadis gibi
Bir slogan ol ve bağır bir direnişçi gibi
Üşüdüğünü düşün seni titreten iliklerindeki soğuğun
Bilmediğin bir gölge altında serinlediğini
Ve seni yormadığını düşün çıktığın yokuşun
Varolmadığını birde kimse yokken içinde …..
Az da olsa “bu hayat yaşanmaz deyişini” düşün
Yani doğumla ölüm arsında gidip gelişini
Sen bir sessin doğumla ölüm arasında…
Ani kısa ve sağır edercesine kulakları bir sessin
Bir ses ki inletir sonra gökyüzünü
Kaplar o ses koşar çaresiz karanlığa büyük adımlarla
Ne kadar inletsen de yeryüzünü
Bir sessin sonuçta
Bir slogan misali bağrılsanda meydanlarda
Bir kervan geçer adını bilmediğin yollardan
Artık fayda da vermez gülüşün bu yalancı bahara
Otur haline birde sen ağla
Ağla ki açılasın bir yetim bakışında
Ve ağla ki yetimin bakışları dokunsun gözyaşlarına
Bir ağaca,bir kuşa bir sabaha birde yanlış sevdaya
Yada yanlış sevda yollarında
Sende birine birilerine acıyasın
Şunu bil ki ÖLÜMÜN KAPISINDASIN
Oysa hala rüyasındasın hayatın
Ve gül açmazındasın baharın
Titremezse sevdan,okunmazsa adın
Bil ki ölümün kapısındasın
Ve seven kimse,neyse adı yok ağrının
hadi bilirsin
Sen koydun adını yalnızlığın
Tren garlarının o ayaz vurmuş banklarında mı
Çok yalnızsın
Yoksa kalabalık bir ses içindemi?
Ama umursamazsın yalnızlığı
Oysa ne çok meşgul eder bu umursamaz tavrın gündemi
Hayatı gelişine yaşarsın, lafı gelişine söylersin
Bak ölüm kapında yine
Yada gülün sapında iğne
Nasıl olsa batacak bir gün gül sandığın o ölüm iğnesi eline
Tut ki kızıl bir kan vursun yüreğinin teline
Tut ki acı bir yalan unuttursun sevdiğini sözlerinde
Bak dalga dalga deniz yine
Saçların gelir gözlerimin önüne
Gözlerimi yumar seni düşünürüm
Birde en azılısından ölümü
Oysa her gözümü açtığımda bu ayazda
Bu serin yokluk ta biraz daha üşürüm
Bilirim ÖLÜM KAPIMDADIR
Ve yine bilirim ki ÖLÜMÜ yenecek cevher adımdadır
Oysa sevda dediğin tadındadır
Bak ölümde bir sevdadır
Keşke bu hayatta adını koyamadığım ve her andığımda
Yeniden sarıldığım sarıldıkça ağladığım
Ağladıkça açıldığım; titrenişi direnişi
Ve kimliksiz bir devrimciyi anlatabilseydim
Mısralara dökemediğim yanaklarından öpemediğim
Gözlerine gülemediğim,oysa çok sevdiğim
Ve birde zamansızca bir hayat maviliğinde duraklarda beklediğim
Ölümü apansızca tadabilseydim
Nedir ölüm zamansızca gelip,amansızca bir gülüş sadeliğinde
Sessizce yada çığlık çığlığayken sen hiç istemeden
Beklediğin duraktan alıp gitmesi midir seni
Hiç sorgu sual sormadan?
Yoksa;
Zamanlıca planlanmış,bir gözyaşı siyahlığında
Bir çığlık patırtısında ve bir durgun su havasında
Birde yorgun işçi edasında geliyorum diyerek
Ve geçtiği her diyarda bir güle gülümseyerek
Alıp gitmesi midir seni yağmurun en tatlı anında..
Söylesene nedir ölüm?
Yok oluş deme sakın!
Bilir misin aslında her yok oluş bir var oluştur
Her kaybolan bir şeyde yada birinde ve bir yerlerde
Bir şey var olmuştur
Bilirsin yine sen batışını güneşin
Kayboluş değildir aslında güneşin batışı
Muhtaç olunan yüreklere tekrardan bir doğuştur asilce
Bak uzadı yine gece sabah olmuyor
Bak nasıl muhtacız doğuşuna güneşin
Az kaldı sabaha
Gece yine sabaha direnişte
Diren gece diren karanlık yoldaşımız zaten
Birde olmayan çokluğumuzdur bizim
Hasret kaldığımız çocukluğumuzdur
Ve birde dağlarda açmazken çiçekler
Bizim adice arkadan vuruluşumuzdur gece
Bil ki ölüm ne bir işkence nede bir eğlence
Soğuk damlar sana uzandıkça
Orda kapılar sana açıldıkça
Ve her ağladığında gözlerine uzanan bir pençedir gece
Ölüm kötü deme yalnızlığın iyisidir o
Düşün seni kuşatan bir giysidir o
Ölümün güzelliğini düşün birde
Birde yitip gitmenin ezikliğini içinde
Ha birde şunu bil de
Ölüm; ne toprak damların üzerine yığılmasıdır
Ne de ahşap evlerde yıllarca uzaklara sığıntı gibi kalmasıdır insanın
Ölüm:
Güneşin doğduğunu
Bir katığın var olduğunu bildiğin halde ekmeğinde
Şükür etmemektir verilen nimete
Yıldızlara ne kadar selam versen de
Adının yazıldığını göremiyorsan gökyüzünde
Uçan kuşa hayretle bakamıyorsan
Kanatlarına tutunup uçmak gelmiyorsa içinden özgürlüğe
Ve sen bir hiçsen bu katı sessizlikte
İşte o an ölüm senin içinde ta yüreğindedir
BİLKİ ÖLÜM KAPINDADIR
BELKİ BU GÜN BELKİ YARIN AMA
UNUTMA ÖLÜM YAKINDADIR

Diyar Susmaz
Kayıt Tarihi : 21.3.2007 14:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


ölümü bir su saflığında düşünürken....(sessizgemi)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Diyar Susmaz