Çiseli bir yağmur var Dışarda. Herşey sırılsıklam. Aç köpekler üşüyor, elektrik tellerinde tüyleri kabarmış bir saka titriyor. Umutların olmadığı yerde, kimsesiz sokak ortasındayım tek başıma.
Aslında üşüyen de benim, titreyen de, kimsesiz, umutsuz birbaşına kalan da. Melankolik sevdalara düştüm düşeli kaybettim benliğimi. Yitik hasretlere gebe kalalı yüreğim, unutuldum kendim tarafından. Dışarda yağmur var. Ama ben içerde değilim ki! Dışarısı neresi oluyor? Sarhoşta değilim, aşık da. Peki beni alıp götüren ne içime acıyı damlatarak ve çok uzaklara.
Çalıntı düşlerimin anahtarını da kaybettim bir akşamüstü. Hala yağmur var Dışarda. Aslında içerime yağıyor yağmur. Usul usul çiseliyor yanan vücudumun her yanına, sessiz... Belki kavgalardan yorgun düştüm, belki de durmadan mırıldandığım o dilimden düşmeyen şarkının nakaratını tekrarlamaktan...
Bütün yorgunluklar birbaşına yaşanır
Ellerinde yitik hasretler
Çalınmış bir yığın düş kırıntısı
Soluk maviler teneffüs eder kırgın yüreğim
Çiseleyen yağmur içerime akar habersiz
Telaşlı ve ürkek bir saka üşür tellerde
Poyrazın sesi bildik, tanıdık
Hiç eksik olmadı ki kulağımdan
Ne zaman saymaya kalksam yıldızları
Küçük bir çocuk ağlar nedensiz
Gece sessizliği
İniltileri doğurur her saat başı
Yalnızlık
Ve kirli kaldırımlar sokak ortasında
Apansız açılan kapılar
Aynı hışımla çarpar kapanırken
Bir kuytu ağaç kovuğu
Yorgan yerine eski bir karton
Yastık olmasa da olur
Üşümesin ya nasırlı ellerim
Bedenim toprağa emanet...
Dışarda hala yağmur yağıyor. Sımsıcak bir ateş olsa ya şimdi. Bir demli çay, bir de otlu peynir yanında sıcak tandır ekmeği...
Dedim ya dışarda hala yağmur yağıyor. Aslında yağmur benim içime yağıyor...
Kayıt Tarihi : 2.6.2016 09:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!