Seyit liseye yeni başlamıştı. Birkaç ay içerisinde yapılan yazılılarda hiç zayıf not almamıştı ama notları vasatın da üzerinde değildi. Dersi derste öğrenmeye gayret eder anlamadığı konuyu ta ki öğreninceye kadar sorardı. Dersi derste öğrendiği için de ev ödevi yapmamak gibi bir huy edinmişti. Ta ki bazı öğretmenler öğrencilerin ev ödevlerini yapmalarını sağlamak için ev ödevlerinden de not vereceklerini söyleyinceye kadar. Bu kez de ödevlerini aceleyle baştan savma yapmasına rağmen konuyu daha iyi anladığı için notları da hafifçe yükselmeye başlamıştı.
Seyit, yetim bir çocuktu. Annesi üç ayda bir aldığı dul ve yetim maaşıyla geçimlerini sağlamaya çalışıyordu. Ama Seyit çok yaramaz bir çocuktu. Zor bir çocukluk dönemi geçirmişti. Ergenliğe ilk adım attığı yılların başındaydı henüz. Seyit’in arkadaşları genelde sanayide çalıştıkları için onların hafta sonları her zaman paraları olmuştu. Bu yüzden hafta sonu geldi mi onlar sinemaya gider bazen Seyit’i de davet ederler onun sinema parasını ortaklaşa öderlerdi. Bu Seyit’i çok yaralardı ama onun da yapacak bir şeyi yoktu. Yokluk acı bir şeydi.
Bazen de arkadaşlarına yük olmak istemediği için onlara görünmeden ortadan kaybolur ya da bir mazeret uydurup onlara katılmazdı. İşte böyle zamanlarda Seyit hırsını hıncını öfkesini spordan çıkartırdı. En önemli oyuncağı olan yegane basketbol topunu alır evlerinin hemen yanlarındaki İmam Hatip lisesinin basketbol sahasında alırdı soluğu.
Başlangıçta bazen turnike bazen şut çalışır ama bol bol dripling çalışırdı. O kadar mükemmel top sürerdi ki elinden top kapmak imkansız gibi bir şeydi. Onun bu konudaki becerisi hem kendi okulunda hem İmam Hatip lisesindeki basketbol meraklısı öğrencilerinin takdirini toplamıştı. Kendi okulunda basketbol takımına seçmelere katılmadan arkadaşlarının öğretmenlerine tavsiyesiyle girmişti. Okul takımında ilk yılında olmasına rağmen takımın ilk beşinde daimi yer edinme başarısını göstermişti.
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.